YAZAR : Ayça AKMAN

Ada Masalı tanıtımlarını ilk gördüğümde çok hafif, türün neredeyse tüm özelliklerini kullanacak, seyirciyi yormayacak bir iş hissi vermişti bana ve iki saatin sonunda fikrimde fazlaca bir değişiklik olmadı.

Bir nefeste çok  “büyük konuşan” bunu da evrenin ona cevabıyla ödeyen Haziran’ın öyküsü bize sunulan. İnsanın doğaya dönüşünü modern zaman ilüzyonu olarak nitelendiren, buna bir anlam veremediğini söyleyen, “ Hayat ne getirirse getirsin, şehirden başka yerde yaşayamam, kendimi kaybedecek kadar da aşık olmam!” diyerek  bunun tam tersinin gerçekleşeceğinin sinyalini veren Haziran, “karması” onu sert bir Poyraz’ın etkisiyle anne toprağı Kırlangıç Ada’sına sürükleyince o çok sevdiği şehir hayatından iki aylık bir molayla ayrılmak zorunda kalarak adaya yerleşiyor hikaye de böylece başlıyor. Genel olarak bakarsak konu çok değişik değil ve gidişatı da az çok kestirebiliyoruz, yani sürprizi pek az bir işleniş var karşımızda.Buna rağmen ucu Haziran’ın ailesine uzanan bir gizem yaratılmış olmasını sevdim. Tabii ki bu sır perdesinin bir yerlerden Poyraz’a uzanacağının işaretlerini de aldık biz seyirciler ki, Haziran’ın anneannesiyle, Poyraz’ın babaannesi arasındaki yakınlık, adadaki mülke ortak olmaları ve kimliğini bilmediğimiz Amerika’ daki üçüncü şahıs elbet bir yerden olay örgüsüne bağlanacaktır. Haziran, patronu ve Hakan’ın yanlış yönlendirmesi, gerçekleri saptırmasıyla Poyraz’a yalan söyledi ve onun hayatını derinden sarstı. Böylece sakladığı gerçekle imkansız bir aşkın da temelini atmış oldu. Buradan baktığımda hikayenin çatışması sağlam ve ikna edici görünüyor.Ne var ki dağınık anlatım ve dans sahnesi, sondaki öpüşme gibi zorlama olduğu her halinden belli sahneler beni yordu açıkçası. Haziran platonik bir aşka tutulduğunu söylerken kuzeninin buna ispat istemesinde bir mantık var mıydı? Bence yoktu! Hikayede tatlı bir adalı şehirli çekişmesi oluşturulmaya çalışılırken diyalogların bana fazla abartı geldiğini özellikle kafedeki sipariş sahnesinin aşırı yapay durduğunu da söylemek zorundayım. Bu kızlar ne kadar şehir “züppesi” olsalar da butik bir mekana kahve zinciri muamelesi yapacak kadar da kıt akıllı olmamalılar öyle değil mi? Biricik karakteri ve Poyraz’ın yakın arkadaşı dışında karakterlerde de bir olmamışlık görmedim. Romantik komedinin olmazsa olmazı karikatür tiplemeleri hiç saymıyorum, benim bunlarla asla yıldızım barışmayacak çünkü, anlamış bulunmaktayım.Neticede, denizi güneşi, kumsalından, yıldızlı gecesi ve gün batımına; pazarı ve zeytinyağından, temiz kalpli yardımsever insanına kadar sayfiye yerinin türe yardımcı tüm öğelerini kullanmak için elinden geleni ardına koymayan bir proje olmuş Ada Masalı. Tüm bu gayretlerine rağmen benim için çiftin nefretten aşka doğru ilerleyecek uyumlu kimyası dizinin tek ve en büyük şansı, iyi değerlendirilmeli…

Haziran, şehirli bir kız; köklerinin olduğu adaya çivi gibi çakılıp kalmak istemeyen, trafik gürültüsü olmadan uyuyamayan, sanatla dolu gece gündüz capcanlı şehre bağlı, kalbi Tokyo’daki ofis için atan… Ya da o tam olarak öyle olduğunu sanıyor ve bence öykünün asıl ironisi de burada başlıyor. Onun kaçtığı ada hayatı değil, orada yaşadıkları ve baba travması muhtemelen.Onun değil denize girmek, üzerinde seyahat etmekten bile deli gibi korkmasının da bu travmayla yakından ilişkisi olduğu aşikar. Kaçmak istediğin şey hatıralar olunca suçu mekana atmak en kolayıdır zira anılar, seslerle renklerle, mekanlarla ve insanlarla yaşar,canlanır. Haziran iyi bir insana kötülük yaparak kirlettiği karmasının şehirdeki baba evini elinden alarak onu cezalandırdığına inanıp geldi adaya. Vicdanı sızladı, kandırıldığını anladı. Onun basit iki aylık bir iş olarak gördüğü mekan işletme fikri, ortağı Poyraz olunca hiç de kolay olmayacak, tartışarak anlaşacak ikilinin birbirlerini keşfetmeleri de uzun sürmeyecektir.Yalnız bu noktada bir çekincem var benim. Haziran karakterinin genel tavırları, beklediğimden daha yüzeysel kalabileceği, derinleşemeyeceği izlenimi verdi, umarım yanılan ben olurum. Kuzen Nehir, onun bir sırrı olduğunu duyup ortalığı karıştırmasaydı, belki işler daha kolay yürüyecekti ama artık Haziran, hem yıkıp döktüğü Poyraz’ı toparlamak, hem annesinin borçlarını kapatmak hem de gerçekte tanımadığı  bir adamı öpmüş olmanın kefaretini şöyle ya da böyle ödemek zorunda! Tokyo ofisi yüreğinde ne kadar baskın bilmiyorum ama o hedefin sadece bir motivasyon aracı olarak kalacağını eninde sonunda tüm zorluklara rağmen kalbini Poyraz’a ruhunu adaya vereceğini hepimiz biliyoruz yeter ki tarafını doğru seçsin!

Poyraz köklerine bağlı, dürüst, güvenilir, sevilen bir ada insanı ve ben Alp Navruz’u karaktere yakıştırdım. Onun geçmişine dair bildiklerimiz de sınırlı ancak bir kaza sonucu yatağa bağlanan babaannesine çok düşkün.Toprak onun her şeyi amma sadece üzerinde baba evi olduğu için değil zeytin ağaçları yüzünden de derin bir bağ hissettiği bu arazi kaderini değiştirecek deselerdi herhalde güler geçerdi. Kendi zeytinyağı fabrikasında pek de hoş bir karşılaşma yaşamadığı Haziran, kaderin türlü cilveleriyle karşısına çıkmaya devam edince ister istemez Poyraz’ın da dikkati onun üzerinde toplandı. Ben en başlarda bunu sıradan bir merak olarak nitelendirmiş olsam da Haziran’ın kayıp şans bilekliğini onun alıp sakladığını görünce “Tamam!” dedim. Belki geri verecekken bu şehirli kızın “ Bunu bulup bana getirecek insanın bana aşık olması lazım!” serzenişiyle irkildi, yanlış anlaşılmaktan korktu bilmiyorum ama Haziran’ın onda bir etki bıraktığı şüphesiz. Tabii bilançolarını çalan hırsızın o olduğunu öğrendiğinde mekan ortaklığı da, aralarında oluşacak dostluk da büyük bir darbe yiyecek, Haziran tarafından kullanıldığını anlayan  Poyraz’ın tepkisi çok sert olacaktır. Apansız gelen bir öpücükle karışan aklı ve duyguları da girince işin içine bu aşkın şimdilik imkansız göründüğünü söylemek zor değil, hikayenin asıl düğümü de burada zaten.

Haziran’ın gizemli geçmişini bir kenara koyarsam sanırım benim en fazla ilgimi çeken Hakan’ın tavrı oldu. O da bir adalı. Belli ki orada tanınıyor ve herkesi tanıyor. Buna rapmen bir insan, tanıdığı birine bu kötülüğü neden yapar, toprağına neden göz diker, onu niye yanlış ve olduğundan farklı tanıtır? Gerçekten meraktayım. Elimde hiçbir done olmamasına karşın içimden bir ses belediye başkanının kızı İdil diyor ama karşılıksız bir aşk da beni böyle bir kötülüğe pek ikna edemez doğrusu, umarım daha sağlam bir motif çıkar.

Patron Doygun’a söyleyeceğim tek cümle var, “ Gözünü toprak doyursun!”Ama belli ki doymak bilmiyor ve o “ Tatil köyünün çevresinde tek sıra ağaç bırakırım, zeytinlik içinde diye reklam yaparız” cümlesini kurunca bu sinir bozucu tiplemeyi dozerlerin altında hayal etmedim desem yalan olur. Bu da şu anlama geliyor, mesaj yerine yani seyirciye ulaştı, başımla beraber!

Teyze Selma da , kuzen Nehir de sempatik karakterler olmuşlar onları sevdim ve hiç yadırgamadım. Sıcaklıkları da, merakları da, samimiyetleri de bana geçti. Selma ve kız kardeşi Zeynep’in yıllar öncesindeki kavgası hikayedeki  bir diğer düğüm olarak ortada duruyor ve ben burada Poyraz’ın ailesiyle bir bağlantı çıkarsa hiç şaşırmayacağım.Belediye Başkan’ının kızı İdil’dense hiç hazzetmedim, muhtemelen türlü köylü kurnazlıklarıyla ortalığı karıştırıp her şekilde Poyraz’a yamanmaya çalışacak,Haziran’ ın ayağını kaydırmak için elinden geleni ardına koymayacaktır; benden ırak olsun. Melisa da sevilesi bir karakter, ondan da platonik bir aşk hikayesinden fazlasını bekler, yüzü gülsün isterim. Kurabiye dediğin, aşkla yapılınca daha lezzetli düşer malumunuz.

Ada Masalı Sığacık’ın tüm güzelliklerini kullandığından dünya kurmakta zorlanmamış, birazcık da hazıra konmuş mekanlar konusunda açıkçası. Yine de dünyası  beni içine çekti mi çekti. Ne var ki rejide öyle bir olağanüstülük, çekimlerde ve sahne açılarında ekstra özen görmedim. Anlatım bana dağınık geldi bunu da büyük oranda kurguya verdim.Tüm eksik yanlarına rağmen çiftin kimyasını seven, sakin huzurlu, hafif bir seyirlik arayan seyirci takipçisi olacaktır kanaatindeyim.Yolu açık şansı bol olsun.

Böyle zor bir zamanda yazan, yöneten, oynayan ve emek verenlerin yüreklerine sağlık.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.