Yazar: Ayşe KUTLUHAN 

Hüsniye teyzenin gözlerini ebediyete kapatmasıyla son vermiştik, geçtiğimiz haftaki bölüme. Son nefesini vermeden önce kızına kavuşmuş olmanın verdiği huzur içinde torunuyla beraber kızını da ahretliğine emanet ederek yumdu gözlerini, Hüsniye teyze. Birisinin sende, candan öte kardeş olmasının en büyük örneğiydi iki ahretlik… Bir başka tabirle, Feride Hanım’ın da dediği gibi sendeki gençliğindi, ahretliğin. Beraber gülüp beraber ağladığın, tüm sıkıntılara omuz omuza göğüs gerdiğin yoldaşındı, ahretliğin. Onları kardeş yapan, birbirlerine karşı besledikleri sahiplenme duygusuydu. Birinin ayağına taş değse, diğerinin de canı yanardı. Babaannelerinin dilinden,Hüsniye teyzenin ardında bıraktığı anılarla  adeta bir masal dinler gibi, gerçek bir kardeşlik öyküsünü dinledi Çelenler. Nitekim uğurladılar Hüsniye teyzelerini Çelen fertleri, hep birlikte sonsuzluğa. Bir el arabasına sığdırdıkları koca ömrü, bir saat içinde anılarıyla birlikte toprağa kattı, Feride Çelen. Bir can verirsin toprağa, bir devir kapanır ve bir başka devir başlar o anda.

Kadir’in geçtiğimiz bölümde Cansu üzerinden Cenk’e kurduğu tuzağın, bu hafta oldukça işe yaradığını görmüş olduk. Ece’nin yaşadıklarını Cansu’nun da yaşamasından korkan Cenk, ufaktan ufaktan Azra ile çatışmaya başladı bile. Cansu, Cenk’in içindeki merhametin gayet bilincinde ve bunu sonuna kadar kullanmaya da niyetli görünüyor. Bencil bir aşk, birçok hayatı mahvedebilecek kadar güçlüdür. Cansu’nun da bu bencil aşkı, gücünü hafifçe göstermeye başlamış bulunmakta. Cenk’in içinde uyandırdığı vicdan duygusu, Azra’yı dinlemesine engel olabilecek kadar güçlü durumda. Cansu’nun da yapmak istediği zaten bundan ibaretti. Kendi mağduru oynarken Azra’yı düşüncesiz ve bencil konumuna sokmaktı. Başardı mı? Fazlasıyla başardı. Azra, intihar etmeye kalkışmış üvey kardeşine karşı, duyarsız ve düşüncesiz bir kardeş oluverdi.

En başından beri Azra, kendini doğru düzgün ifade edemeyen bir karakter oldu; Cenk’se anlamadan, dinlemeden bir anlık öfkesiyle her şeyi yakıp yıkan taraf. Sumru’nun evinde çıkan tartışmada, ortalığı alevlendiren Sumru olsa da uygun olmayan bir durumda, zamansız kükreyen Azra, haklıyken haksız konumuna düştü ve bu şekilde Cansu’yu yenilgiye uğramış oldu. Kendini savunman gereken yerde, sus pus kedi gibi otururken hiç olmayacak bir yerde pençelerini çıkartıp kükremen, çok yersiz oldu Azracım. Cansu’ya karşı daha planlı ve kontrollü olman gerekecek.

Azra, dört tarafı denizlerle çevrili bir ada gibiydi bu bölüm. Bir yandan ona sırtını dönen ve zaman geçtikçe ondan uzaklaşan kardeşi, öte yandan onu Cenk ile boğmaya çalışan Cansu; bir taraftan ona kardeşini göstermemekle tehdit eden Sumru, diğer taraftan Cansu’nun içinde bulunduğu durumu Feride Hanım’a anlatan Serap Çelen… Dördünün arasında savrulup dururken sevdiği adam tarafından anlaşılamamak da ayrı üzdü Azra’yı. Bu içine düşmüş olduğu kargaşada en çok da Cenk’in tepkisiz haline kızdım, bölüm boyunca. Cansu’nun psikolojik durumunun onu korkutmasını anlayabilirim ancak her fırsatta Azra’nın sözünü kesip anlatmaya çalıştıklarını duymazdan gelmesini asla! Üstelik Cansu, Azra ve kendisi arasındaki bu üçlü çatışmaya sebep olan da Cenk’in kendisi. Bunu şimdilik bir rafa kaldırdım diyeceğim ama çok da rafa kalkacak bir konu değil bu, zira zamanla Azra ile arasının açılmasına ve onun fazlasıyla üzülmesine sebep olacak bu olay. ‘’Feride Çelen, onun Azra olduğundan habersiz, senin hayatındaki kadına hoş olmayan sözler ederken hiç mi ruhun acımadı?’’ diye soruyorum sana ben, Cenk! O kadar savunmadın ki sevgini ve sevdiğini, o kadar olur yani. Onu destekleyecek üç beş kelime sarf etseydin kimse seni susturmazdı,korkma! Eklemek istiyorum: Feride Çelen o kadar örf ve âdetlerine bağlı bir kadın ki Cenk’in hayatındaki kadının Azra olduğunu bilse dahi aynı tepkiyi vereceğinden şüphem yok.

Son üç haftadır bölümlere damgasını vuran karakter, bana göre hiç tereddütsüz Kadir oldu. O kadar hafif hafif giriyor ki Çelenlerin içine ama bir o kadar da hızlı… Mezarlıkta Azra’yı kurtarırken Cenk’in hayatının içine sokuverdi kendini. Yetmedi, Cansu’yla – şimdilik–kusursuz bir şekilde vurmayı da başardı, Cenk’i. Yaralı bir kalbe merhem olmaya çalışarak Melis’in aklını ve kalbini karıştırmayı başardı Kadir. Bazen öfkesi onu ele geçirse de akıl hocası güçlü. Son bir hamleyle, iş amaçlı Çelen Gurup’a da dâhil etmeyi başardı kendini. Bütün Çelen ailesi artık onun ablukasında. Kurguladığı planda başarılı olacağından hiç şüphem yok, açıkçası. Ancak tam kazandım dediğinde kalbi ona ihanet edecek muhtemelen çünkü Kadir, asla kötü bir insan değil. Canından can kaybetmenin acısını bir şekilde, bir yerlerden çıkarmaya çalışıyor sadece. Umarım Melis bir kez daha incinmeden Kadir gerçekleri görmüş olur.

Bölümde beni en çok duygulandıran sahnelerden biri de Azra’nın, Mert’e getirdiği mavi balıkla kırmızı balık oldu. Kendi ilişkilerine gönderme yaparak anlattığı hikâye, bir nebze olsun Mert’i etkiledi gibi. Mert’in iki balığı birbirine kavuşturması ablasıyla  arasındaki buzların artık yavaş yavaş eriyeceğine işaret diye düşünüyorum. Sumru’nun izni olursa tabii diye de ekliyorum.

Genel Notlarım:

  • Arda! Ne yapıyorsun sen, annem? Geçen hafta Ceyda’ya ‘’Senden başka kız arkadaşım olmayacak mı?’’ diye ona çıkışırken bu haftaki sevgili iması neydi? Bir karar ver çocuğum durumunuza, ben o diğer kızı hiç sevmedim. Ceyda’nın yanında çok itici geldi bana. Neyse, bu olayı şimdilik rafa kaldırıyorum. Arda için ben hep Feride Hanım’ın kopyası dedim durdum. Bu bölüm bunu bir kez daha kanıtlamış oldu. Babaannesi, ahretliği ile hatıralarını anlatırken Arda’nın iki gözü iki çeşme ağlaması ve bu hikâyeyi ödev olarak sınıfta sunması çok başkaydı. Çok duyarlı bir genç Arda, çok da sevilesi… Emrecim Beycim, çok güzel ağlıyorsun kuzum.
  • Bu bölüm Mesut’a kurulan tuzaktan anlayacağımız üzere, ortada kim olduğunu bilmediğimiz ayrı bir düşman var ve ya tanıdığımız ama düşmanlığını bilmediğimiz biri. Mesut, ona kurulan tuzaktan kurtulabilir mi, bir fikrim yok açıkçası. Bekleyip görelim.
  • Cenk Çelen nihayet Çelen Grup’un başına geçti. Serap Çelen’in de başı göğe erdi. Ben henüz Cenk’in bunu hak ettiğine inanmıyorum açıkçası. Daha çok yol kat etmesi gerek diye düşünüyorum. Eee, mademki Cenk’in şirketin başına geçmesi gerektiğine ikna oldun Feride Hanım, artık Azra ile ilgili gerçekleri de söylemenin vakti geldi, o zaman. Sana yardımcı olacak diye kızı her kimliğe soktular zaten. Yeter bence!
  • Azmi Bey’in foyası ortaya çıktı. Ancak çabuk yıkılıp gidecek bir düşman değil diye düşünüyorum. Yeni atağını beklemekteyim.

Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık diyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Sevgiyle kalın.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.