YAZAR: Büşra GEZGİN

Aksiyonu, ters köşeleri bol olan bir bölümün içine düştük yine. Peki aklımdaki sorulara cevap bulabildim mi? Kısmen evet, ancak bulduğum cevaplar yeni sorulara gebe.

Savaş’ın Mahur’un aklına yeni şüphe tohumları ekmesiyle anlıyoruz ki olayların başlangıcı sırlarla örülü. Babaları tarafından üstüne toprak atılıp yıllardır saklanmış sırların ağırlığı şimdi evlatlarının boynunda.

Bir önceki yazımda Necati’nin, ailesinin kurbanı olabileceğini daha doğrusu zalim olmasındansa böyle olmasını tercih ettiğimi yazmıştım ancak bu kadarını beklememiştim. Bir evlat için babası tarafından ölüme terk edilmek, hatta belki de ölmesinin istendiğini hissetmekten daha yıkıcı ne olabilir? Aziz Bey, İlhan’ı Necati’ye tercih etmedi sadece, belki ufak bir an bile olsa ölmesini istedi. Zaten onu görmek istemiyordu normalde de ama o kaza anında elinde tuttuğu cam parçasını abisini kurtarmak için çırpınan İlhan’dan saklamasını başka nasıl yorumlayalım? Bir baba evladından neden vazgeçer? Ona günahlarını hatırlattığı için mi? Yoksa yüzü başka bir yüzü mü anımsatıyor? Aziz Bey’in Necati’ye karşı bu davranışı beni düşündürüyor fakat Necati’nin söylediği “Her oğul bir babanın kurbanıdır.” sözü de içimi parçalıyor. Bu hayatta babasının ona biçtiği rolde yaşamak, en büyük suç Necati’nin nazarında. Yaşadığı için en büyük suçu işliyor zaten, o hâlde başka suçlar işlese kim için ne fark eder?. Necati’nin hâlâ masum olduğuna dair inancımı korumak istiyorum ancak yaşadıklarından sonra masum kalmaya devam edebilir mi, bilmiyorum. Belki şu an bile yanılıyorumdur masum olduğunu düşünerek ki bunun doğruluğunu bize ancak zaman gösterebilir. 

Maraşlı’nın planından sonra Mahur’un içinde ailesine karşı zaten kuşkular oluşmuştu ancak annesine ve geçmişe dair şüpheleri de Savaş ekti. Babasının eski ortağı Ömer’in ölümünde, her ne kadar dillendirmeye korksa da babasının parmağı olduğuna dair inancı oluştu ama Mahur’u, Aziz Bey’e götüren şey, annesinin sakladığını düşündüğü sır oldu. Annesi zaten hastalığını gizlemişken ve Mahur’a bu konuda yalan söylemişken Mahur annesinin bir yalanını, bir sırrını daha kaldıramazdı. Başka bir travma yaşamak istemediği ve tekrar eski depresif hallerine geri dönmekten korktuğu için soluğu babasının yanında aldı. Aklındaki şüphelerden kurtulmaya ihtiyacı vardı. Kaldı ki pek sevdiği babasına gelene kadar ailedeki herkesten şüphe ederken bir de değer verdiği biricik annesinden şüphe edemezdi. Onun her söylediği yalan gelirdi bu  kuşkularla yaşarsa. Ne var ki annesinin de sakladığı bir şey var, görüntülerde anlatamadığı. Ömer’in ölümünün ardındaki hakikati biliyor mu orası muamma ama kızına verdiği isim, Ömer’in işlediği anahtarlığı kızına vermesi yani farkında olmadan veya bilerek Ömer’i Mahur’la paylaşması çok ilginç. Diğer çocuklarıyla aynı paylaşımı yaptı mı bilmiyorum ama Mahur bu konuda diğerlerinden çok farklı bir yola savrulacak. Babası alenen reddetse de ortada bir suç var yıllardır bir sır olarak sakladığı. Ömer’i öldürmekteki amacı henüz tam bilinmese de Aziz Bey’in eşini anlatan “Yalnızca beni sevdi.” sözleri, eşinin ve Ömer’in yakınlığını kıskandığı yönünde. Fakat bu cinayet, pekala işle ilgili de olabilir bilmiyoruz. Sonuçta kazandığı bunca servetin asıl kaynağı hâlâ muallak. Aziz Bey’in iş ortağı, yakın dostu Ömer’i öldürme nedeni iş hırsı mı yoksa kıskançlık mı öğrenene kadar, ben onun kıskançlık yüzünden Ömer’i öldürdüğünü düşüneceğim. Zamanla bölümler ilerledikçe bunu çok daha iyi anlayacağız tabii.

Mahur şüphelerinden kurtulmak için düşmanıyla dahi işbirliği yapabiliyor çünkü yalanlara değil güvene ihtiyacı var. Yolunu aydınlatacak ışığın nereden geldiği önemli değil, yeter ki önü aydınlansın. Evet, Maraşlı’ya güveniyor ama ailesi hakkında bir şeyler bilen birinin onu daha iyi aydınlatacağını düşünerek Savaş’a gitti. Görüşmede Savaş’ın Ozan’la buluşacağı yeri Mahur’un duymasını sağlaması hem bir cevap hem bir soru oluşturuyor kafamda. Evet, Ozan’la iş üzerinden anlaşarak aileye bir de iş üzerinden girecek ama bu, Ozan başından beri aile içindeki hain demek mi oluyor? Belki de ama ya değilse ve Savaş hedef şaşırtıyorsa? Sonuçta bu buluşmayı herkesin olduğu bir meydanda yaptı Savaş ve Mahur’un duyacağı şekilde açık adres verdi. Ozan, aileden sayılsa da aslında değil, ayrıca bir önceki bölüm Mahur’u getirmek için Savaş’ın işbirliği yaptığı kişiydi o. Yani Mahur’un onun hain olduğuna inanması kolay olurdu, bu da Savaş’a rahat hareket edebileceği bir alan sağlardı. Ozan’ın bu hareketinin sonuçları ağır olacak, hem kendisi için hem Türel ailesi için.

Maraşlı bilgi toplamaya devam ediyor. Evdeki bireylerin rastgele yazdığı adres, alışveriş listesi hatta çek gibi belgelerle yazı karakterlerini anlatan her şeyi arşivliyor. Belki de ilk bölümlerde gördüğümüz, Maraşlı’nın bulduğu o kâğıt parçasındaki plakayı yazan kalemi arıyor… Sonuçta önemsiz bile görünse edindiği tüm bilgileri arşivliyor Maraşlı.

Sorgu odasındakiler onun öfkesini duyduklarında memnun olmuşlardı. Maraşlı’nın bu araştırmayı yürütebilmesi için onu motive edecek öfkesine ihtiyaç duymuş olabilirler. Bu yüzden hiç izletmedikleri kızının vurulma anındaki görüntülerini izlettiler ona. Maraşlı, bu aileye girerken bu kadar sır ve olayla karşılaşacağını bilmiyordu belki ama artık olay bambaşka bir yerde. Mahur’un ona güvenmesi iyi oldu artık hiç yanından ayrılmak istemiyor. Maraşlı’nın da bu yolda ilerleyebilmesi için buna ihtiyacı vardı. Benimse bu yolda önümü görebilmem için biraz daha zamana ihtiyacım var. Çok güzel bir bölümün sonunda ben de Maraşlı gibi diyorum ki “İçimden bir ses, daha çok şey öğreneceğiz diyor”…

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.