Yazar: Ayşe KUTLUHAN

Gerek tanıtımları gerekse oyuncu kadrosuyla bundan aylar önce fazlasıyla merak uyandırmış ve birçok kişinin ilgi odağına girmişti, Muhteşem İkili. Benim ekran başına oturma sebebimse İbrahim Çelikkol’dan başkası değildi asla, bilen bilir zaten. Ardından açıklanan isimler de heyecanıma heyecan katmayı başarmıştı. İtiraf etmeliyim ki başlarken bu kadar çabuk veda edeceğimizi düşünmemiştim, diziye. Ancak birkaç bölüm sonra oyuncular ve sergiledikleri oyunculuk ne kadar güçlü olursa olsun, öykünün iki üç bölümde farklı yönlere savrulması izleyiciyi yormaya başlamış olacaktı ki reytingler yükselmeden çöküşe gitti. Bu da dizinin ömrünü kısaltmaya yetti. Şu bir gerçek ki söz konusu şayet uyarlama bir diziyse bu konuda bizim sektörde başarılı olanı, bir elin beş parmağı kadar yoktur. İbrahim Çelikkol ve Kerem Bursin muhteşem bir ikili olmayı başardılar da; kurgulayan, çeken ve yöneten maalesef pek oralı olamadı.

Nereden başlayıp nereye gideceğimi ya da neye varacağımı inanın bilmiyorum. Bir final izledik ancak amaç neydi, yapılan ne kadar anlamlıydı ve hangi sonuca ulaştık, tartışılır. Barca ve MKC, iki yakanın oldukça başarılı iki polisi. Tek bilekken bile başarılıyken ikisi sırt sırta verdiğinde önlerine kimsenin geçmeyeceğini defalarca gördük. Sapasağlam bir şekilde profesörün elinden kurtulmayı başarmakla kalmayıp esir alınan mahkûmu da kurtardılar en nihayetinde. Sonrasında çorap söküğü gibi ilerledi olaylar. Saklanan altınları almaya gelen ekip, MKC’nin ameliyat masasına yatması, profesörün dosyasının Yüksel Amir’e verilmesi vs, vs, vs… Açıkta kalmış o kadar çok dosya var ki finalle beraber, hangisini, nasıl aktarayım inanın ben de bilmiyorum. Sizlerin de bildiğini pek sanmıyorum.

Ee o zaman yarım kalanlarla başlayıp kalbimi bıraktıklarımla devam edeyim. Başka oluru yok gibi!

*Kendi canı pahasına ortağını, yol arkadaşını kurtarmaya giden MKC candır. (Şu adama Feridun Baba’dan başka kimse Mustafa Kerim Can demedi ya içime öküz oturdu resmen.) Babasının karşısında dik duran ve o gittiğinde gözyaşlarına boğulan Kaan’a ne demeli peki? Ah, benim güzel çocuğum! Babasına yazdığı mektup, Feridun dedesine “Ben büyüdüm, babam bana gerçeği söyledi.” demesi, sarıp sarmalayıp içime sokasım geldi. Kaan söz konusu olduğunda annelik duygularım fazlasıyla belirgin oluyor, böyle. Gözlerim dolu dolu seyrettim ve bir sürü kalp bıraktım. Hani bu dizi komedi dizisiydi yahu!? Dramın içinde dram seyrettirdiler adeta bize. Gülerek açtığımız diziyi, elde mendillerle bırakmak mı reva bize? (Sevdim mi bu durumu? Asla sevmedim!)

*Canım Barca’m, o nasıl korkmaydı öyle? Ameliyathaneye koşarak girip MKC’nin başını okşamak… Hiç olmayan kardeşindi o senin, öyle değil mi? (İbrahim Çelikkol’a övgülerim yazının sonunda.)

*Ahhh Meto ahh! Nasıl da şhiplemiştim seni Yüksel Amir’in kızıyla, yalan oldu resmen. Meto’nun Barca’ya “Biz omuz omuza kurşuna karşı geliyoruz.” deyişine de ufak bir kalp bıraktım. Mümkün mü onlardan köstebek çıksın? Sorgusuz sualsiz MKC ile altınları gömdü çocuklarım.

*Feridun Barca deyince, durup böyle iki kez düşünesim geliyor resmen. Bir baba figürü ancak bu kadar güzel olur ve ancak bu kadar sıcak diyebilirim. Barca’ya evdeki sarılışına mı içleneyim, yoksa MKC’ye “Benim artık ikinci oğlumsun.” deyişine mi? Bir kalp ancak bu kadar büyük olabilir. Ateş kıza yaklaşımı, Kaan’a gösterdiği sevgisi paha biçilmezdi. MKC ameliyata giderken Kaan’a Feridun Baba’nın bakması da çok özel bir detaydı fazlasıyla sevdim.

*Bölümü komple koy bir kenara, final sahnesine -her ne kadar saçma olsa da- kalbimi bırakabilirim. MKC’nin içinden söylediğini düşündüğüm o sözler, kalbimi deldi geçti. Oğlunu Barca’sına emanet etmesine, ne demeli? “O artık senin oğlun; o, seninle büyüyecek, sen onunla hayat bulacaksın.”  Tam da burada fazlasıyla duygusala bağladım.

*Muhteşem İkili, benim için heyecanla başlayıp adeta işkenceye dönen bir proje oldu açıkçası ve bende sadece İbrahim Çelikkol’dan ibaretti. Onun komedinin üstesinden bu kadar ustalıkla gelmesi -ki şüphem yoktu- benim için yetti de arttı zaten. Yer yer güldürdü, yer yer hüzne boğdu ve her sahneyi net bir şekilde hissettirmeyi başardı. İzleyici Barca’yı unutmayacaktır elbet. Başarın daim olsun sevgili İbrahim Çelikkol, sen muhteşem bir oyuncusun.

*Kerem Bursin bende değil ama pek çok izleyicide hep Kerem Sayer olarak kalmıştı. MKC karakterini canlandıracağını duyduğumda umarım üzerine yapışmış o kalıbı atar diye söylenmiştim. Bana göre attı. MKC olmayı başardı ve İbrahim Çelikkol’la da iyi iş çıkardılar. Yolu bahtı açık olsun.

*Uzun bir zaman sonra, Sevgili Engin Şenkan’ı seyretmek bana oldukça zevk verdi diyebilirim. Feridun Baba sadece Muhteşem İkili’ nin değil, herkesin babası olmayı başardı. Emekleri için binlerce teşekkür.

*Benim Küçük Kaan’ım: Fatih Odabaşı, senin o, küçük bedeninle kocaman oyunculuklar sergilemen kadar güzel bir şey olmasa gerek. Yolun bahtın açık olsun miniğim.

*Mahir Günşıray gibi muhteşem bir oyuncuyu dizinin başında tam da bu kurguyla yerleştirselerdi öyküye belki çok daha fazla etkisi olurdu. Ne yazık ki geç kalınmışlık.

Heyecanla başladığım dizilerimin boş bir şekilde bitişlerini seyretmek, oldukça canımı sıkıyor. Muhteşem İkili miadını doldursa da bu şekilde finali asla hak etmedi. Her şeyden önce izleyiciye büyük hakaret diye düşünüyorum. Olanla ölene çare yokmuş maalesef. Elden pek bir şey de gelmiyor. Dizide yer alan bütün oyunculara bundan sonraki projelerinde bol başarı diliyorum. Vee Sevgili İbrahim Çelikkol’un yeni projesini sabırsızlıkla beklemeye koyuluyorum. Unutmayalım ki her son, yeni bir başlangıçtır. Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık.

Yarım Kalanlar:

  • İlk olarak şunu söylemeliyim, kurgunun başında seçilen kötü karakterler ve devamında gelenler yanlış seçimler olmasaydı hikâye yerini daha sağlamlaştırabilirdi. Profesör gibi güçlü bir düşmanı sona koyup yarım bırakacaklarına keşke en başta yer verselerdi. Onunda akıbeti belli değil.
  • Dizinin başından beri beynimizi kurcalayan Ahsen olayı çözülmeden fos çıktı. Havada asılı bir şekilde veda edildi. Kendi evrenlerinde çıkmıştır belki ortaya.
  • Muhbir bulunmadı…
  • Profesör yakalanmadı.
  • Esir konuşmadı.
  • MKC ameliyat oldu mu? Olduysa iyileşti mi?
  • Barca ve Nilüfer aşkı askıda kaldı.
  • MKC’nin nerden geldiği bilinmez zenginliğini sadece Barca öğrendi. Çilesini çeken biz öğrenemedik.

Gökten üç elma düştü; biri Muhteşem İkili’ye, biri bana, biri de siz sevgili okurlarıma.

Sevgiyle kalın.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.