Yazar : Şehriban Simay DEMİR

Kabullenmek gerek bazen, zorlamamak, inat etmemek…Tabii ki hayatın, sevdiklerin, aşkın için mücadele edeceksin ama vazgeçme zamanı gelmişse ve sen bunu anlamışsan bırakmak en doğrusu. Olmayanı oldurmaya çalışmak, insanın kendisini de karşısındakini de yormaktan, üzmekten ve kırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Nereden mi biliyorum? Bazen bazı şeyleri hayat yaşatarak öğretiyor ve bize, sadece bundan ders çıkarmak kalıyor. Mehdi de Zeynep de aşkları ve evlilikleri için direndi, mücadele etti ama olmadı. Sevgileri aralarındaki farklılıkları yok saymaya, onları aşmaya yetmedi. Artık ikisi de vazgeçti ve yeni bir başlangıç için evliliklerine son vermek üzereler.

Zeynep haklıydı, bu evlilik için başından beri mücadele etmiş, kendi isteğiyle Mehdi’nin evinde kalmıştı. El üstünde tutulduğu şaşaalı bir dünyadan çıkıp çoktan unuttuğu başka bir dünyaya adım atmış, kültüründen hayat görüşüne her şeyiyle farklı o mahallenin içinde yaşamaya razı olmuştu. Benal’le yaşananlara, Müjgan’ın kaprislerine, annelerinin kavgalarına katlanırken Mehdi onun ne kadar yıprandığını görmemişti bile. Tüm olanlara rağmen Zeynep, yine de Mehdi’yi suçlamadı yahut olanlardan sorumlu tutmadı çünkü onun rızasına veya seçimine bağlı durumlar değildi bunlar. Fakat son olay, yani Mehdi’nin onu eve hapsetmesi tamamen Mehdi’nin kendi inisiyatifiyle gerçekleşmiş bir eylemdi. Bile isteye onu eve kilitlemiş, fiziksel olmasa bile psikolojik şiddet uygulamıştı. Bu Zeynep’in nazarında affedilebilecek bir hareket değildi, olmamalıydı da çünkü o da çok iyi biliyordu ki bir kere affederse benzer bir hadisenin tekrarlamayacağı asla garanti değildir ve Zeynep bu korkuyu öyle derinlerinde yaşadı ki tüm çocukluğu, unutmak istediği her şey beynine hücum etti. İşte, bu yüzden mahalle abisi, ağır delikanlı Mehdi onun ayaklarına kapanmasına rağmen ona bir şans daha vermedi; korkusu, travması, hayal kırıklığı aşkından üstün geldi. O nihayet seçimini yaptı ve Mehdi’nin dünyasını onunla birlikte bırakıp giderek kendi bildiği tanıdığı dünyaya geri döndü.

Zeynep, artık var olmak istediği hayatta. Peki, mutlu mu? Hiç değil! Çünkü o hâlâ neye ihtiyacı olduğunu, onun neyi mutlu edeceğini bilmiyor. İyi bir iş, başarılı bir hayat, kendine ait bir ev, özgür bir yaşam… Hep hayalini kurduğu şeyler! Ne yazık ki bunların hiçbiri, onun kendini mutlu etmesine yetmeyecek; yetmiyor da zaten. Kırılmış birkaç bardak, anlık da olsa onun hayal perdesini kaldırmaya yetti bile. Zeynep Nermin’le yetişmiş, o dünyada varlık  göstermiş ama asla kendini oraya ait hissetmediği için gerçek bir yuva arayıp durmuştu. Savrulup durmasının nedenini bir türlü anlamamış, iki dünya arasında sıkışıp kalmıştı. Mehdi’yle kendine ait gerçek bir yuva bulmuş, mutluluğu tatmış fakat masal, kâbusa dönmüştü. Zeynep bu evlilik için elinden gelen her şeyi yapmış ama birlikte yola çıktığı hayat arkadaşı yolda değişmiş,  o şefkatli Mehdi gitmiş, yerine zorba biri gelmişti. Birçok açıdan haklıydı, evet ama onun hiç mi suçu yoktu?

Zeynep hâlâ kendisini kusursuz görüyor ve “Ben yanlış hiçbir şey yapmadım!” düşüncesinde. Halbuki sadece bir kere sorsa bir kez Mehdi’yle empati yapsa kendi kusurlarını da görecek. Mehdi’yi var eden değerlere zarar vererek, onu Mehdi istemediği hâlde değiştirmeye çalışarak, Mehdi’nin özel alanına saygı göstermeyerek onu bu noktaya getiren de Zeynep! Tekrar söylüyorum, bu nedenler kesinlikle Mehdi’nin yaptıklarına mazeret olamaz, olmamalı da. Fakat Zeynep de yaptıklarıyla evliliklerinin bitişinin fitilini ateşledi, bunu görmezden gelemeyiz. Ne var ki o, şu an bunları tartabilecek durumda değil. Barış Bey’le konuşurken dahi aynı sebepten evliliğini bitirmiş birine rastladığını düşünerek kendi lehine empati kurdu, Nermin annesinin desteğiyle haklılığını kendi zihninde pekiştirdi. Şu an Mehdi’ye olan kızgınlığı ve uğradığı hayal kırıklığı nedeniyle onu mutlu edecek şeyin işi olduğunu düşünüyor ama o Barış gibi işkolik değil,  şimdilik acılarını perdelemek için işe tutunuyor,  onu bir can simidi olarak kullanıyor. Biraz zaman geçip kızgınlığı yerini özleme bıraktığında ihtiyacı olanın iş olmadığını,  mutluluğu orada bulamayacağını anlayacaktır diye düşünüyorum.

Zeynep, Mehdi’ye olan aşkından vazgeçip kendine yeni bir hayat kurmaya soyunurken Mehdi de kendine yeni bir başlangıç istedi. O, Zeynep’i kaybetme noktasına gelince artık onun için de büyüme, o dünyadan çıkma vaktinin gelmiş olduğunu anladı. Kontrol edilemez öfkesi, sırtından asla çıkarmak istemediği abilik ceketi ona sevdiği kadını kaybettirmişti. Zeynep’i neden kaybettiğinin farkında olmasına rağmen ona o kadar kırgındı ki yine kabuğuna çekilip susup içine dönmeyi tercih etti. Evet, o Zeynep’e kırgın çünkü ona göre Zeynep, daha iki gün önce sırf eve bıraktığı için kavga ettikleri patronuyla daha kavgaları soğumadan tekrar yemeğe çıktı. Bu Zeynep için çok doğal bir davranıştı zira annesine yardım edebilecek uluslararası bir avukatla, patronuyla, yemek yemişti sadece. Fakat Mehdi o pencereden bakabilecek durumda değil. Zeynep gibi o da hatayı nerde yaptım, sorusunu asla sormuyor; doğru bildiklerine ve inandıklarına sığınıp sorunlarıyla yüzleşmiyor.

Aslına  bakacak olursak Mehdi’nin yaşanan sorunları görmezden gelişi, onları yok sayışı da bu ayrılığın diğer nedeni. Hem Zeynep’leyken hem de ona kendini affettirmeye çalışırken asla önündeki problemleri çözmeye yeltenmedi. Önemli olan Zeynep’in gitmemesiydi ve o sadece bu odakla hareket etti. “Gitmesin de ne olursa, olsun!” ruh hâline büründü. Ayaklarına kapanırken bile yaptığı hareketin ağırlığını bir nebze olsun hafifletecek ya da o durumun bir daha yaşanmayacağını garantileyecek bir kelime dahi sarf etmedi. “Yeter ki evli kalalım, sen buradan ayrılma!” dışında bir söz de söylemedi. Belki bu tavrı, daha önceleri işe yarardı ancak bu sefer değil! Zeynep aldığı karardan bir adım geri atmadı ve Mehdi’nin kendinden ödün vermesi, evliliklerini kurtarmaya yetmedi ne yazık ki.

Eğer çok derinlerde saklı, kendini ona layık görmediği fikri ruhunu hırpalamasa, onu sevdiğine dair inancını kaybetmese, bu kadar fevri olur muydu emin değilim. Kaybetme korkusu, hayatının kontrolünün elinden alındığını hissetmesi asla kabul edilemez bir şiddette dönüşünce onu kaybeden Mehdi, Zeynep’e inancı da kalmayınca onun için mücadele etmeyi de bıraktı. Zaten kendisi için pek de mücadele etmeyen biri o. Ailesi ve sevdikleri söz konusu olduğunda her türlü savaşa giren adam, kendisi için en ufak bir şey bile yapmıyor. Nasıl ki babası öldüğünde ailesi için kendisinden vazgeçip eğitim hayatını hiç düşünmeden bıraktı, şimdi de Zeynep’i mücadele etmeden kaybediyor. Mahalleden ayrılışı bile sırf kendi için değil biraz da “dayı” dediği Nuh’un hayalleri için değil mi zaten!

Evet, nihayet Mehdi babasından kalma dükkânıyla birlikte ona miras kalan aslan postunu da sırtından çekip çıkardı. O ceket ona dar geliyordu ve o da  bunu fark etmişti. Değiştiğini kanıtlarcasına Burhan’ın hiçbir kışkırtmasına karşılık bile vermedi çünkü o ceketle birlikte mahalleyi de geride bıraktı. Daha önce varlığını bildiği ama içinde olmak istemediği o hayata, Zeynep’in dünyasına adım attı. Sırtına geçirdiği takım elbise, adım atmaya çalıştığı yeni dünyanın sembolü ve buradan geri dönüş yok. Zihninin bir yerlerinde Zeynep’le denk olma arzusu taşıdığına inandığım Mehdi, umarım bu dönüşümü sadece fiziksel olarak değil zihinsel olarak da gerçekleştirmek zorunda olduğunun farkına varır.

Biz daha önce o dünyada doğsa da orada büyümeyen Zeynep’in tanımadığı bir dünyaya adım atıp yaşama çabasına şahit olmuştuk. Kendini bulma, mutlu bir yuva sahibi olma yolculuğunu hep birlikte izlemiştik. Şimdiyse Mehdi’nin, kendi kabuğundan yani güvenli alanından çıkıp yepyeni bir hayata merhaba demek için attığı ilk adıma tanıklık edeceğiz. Mehdi’nin dünyasında başlayan bu birliktelik, tüm mücadelelerine ve fedakârlıklarına rağmen bitmeye mahkûm oldu. O dünyada varlığını sürdüremeyen aşkları, Zeynep’in dünyasında nasıl yeniden gün yüzüne çıkacak öngöremiyorum ama anlaşılan Zeynep’in hayatında yeni bir erkek, Mehdi’nin yaşamındaysa yeni bir kadın onları hem geçmişlerini hem de geleceklerini sorgulamaya itecek. Hep birlikte izleyip göreceğiz…

Haftaya görüşmek üzere…

 

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.