YAZAR : Büşra GEZGİN

Yine ve yeniden aksiyonu bol, heyecanı yüksek bir bölüm izledik bu hafta. Sanırım bu dizinin en sevdiğim yanı da bu, her hafta yeni yeni kapılar aralansa da düğümler tam olarak çözülmüyor,hep bir şüpheyle yola devam ediyoruz.

Bir önceki bölüm Zeliş; Savaş yüzden eski travmasını hatirlayarak yeniden hastalanmıştı ve anlıyoruz ki bu durum sadece Zeliş’i değil Maraşlı’yı da mahvetmiş. Üstüne bir de kızının ondan yüz çevirdiğini görünce belki de hiç yapmaması gereken bir şey yaptı; intikam aldı! Savaş’ ın tek amacı kızı korkutmaktı ve bir maske yetti amacına ulaşmasına. Fark etmeden veya bilerek Maraşlı’nın zayıf noktasını buldu o, yani Zeliş’i. Onları görmeden, aralarındaki ilişkiyi bilmeden anladı hem de. Kızının bu hale getiren saldırıyı araştırması ona büyük ipucu oldu. Evet, Maraşlı’nın işi gereği zaafları olmamalı yoksa açık hedef haline gelip düşüncesizce hareket edebilir. Bu yüzden sorgu odasında Zeliş’in zaafı olduğunu söylemeyemedi. Henüz tam olarak içeriğini bilmediğimiz görevi için en ufak bir hata yapmamalı. Üzerinde ‘Maraşlı elbisesi varken herhangi bir açık verme lüksü yok Celal’in. Ancak Zeliş olduğu sürece Maraşlı görevini yapmakta oldukça zorlanacak gibi görünüyor.

Mahur’un merakı bu kez beni korkutmaya başladı. O duygularını doruklarda yaşayan biri, vicdanı ağır, merakı sonsuz. Bu merak zekasıyla da birleşince ortaya devamlı çıkarımlar yapan ayrıntıları çoğu zaman doğru parçalarla birleştiren bir karakter çıkıyor. Maraşlı’nın arkadaşlarıyla buluştukları yeri o kadar yolları dolanmalarına rağmen kolaylıkla buldu ama onun orayı kullanmayacak kadar zeki olduğunu hesaba katmadı. Mahur gibi akıllı bir kadının yine de şansını denemesini seviyorum. Sohbet arası Necati’den aldığı bir bilgi kırıntısıyla çok ciddi yol alabildi mesela. Bu yüzden bu hikayedeki kilitlerin anahtarı Mahur’un eliyle açılacak gibi geliyor bana. Ama umarım bu merakı ve zekası onun başına daha büyük belalar açmaz.

Nihayet üç kardeşin dertleşmesi, geçmişi yad etmesi beni çok mutlu etti. Mahur geçmişte, İlhan gelecekte kaybolmuşken abilerine gelmeleri, Necati’nin onların hallerinden anlaması dizi başladığından beri eksikliğini hissettiğim bir sahneydi. Onları böyle görmek kardeş olduklarını hatırlattı bana. Tabii yine kimse Necati’yi anlamadı, halini sormadı. Necati’nin sakladıklarına rağmen, yüz ifadelerine baktığımda hep zalim biri olmadığını ümit etmek istiyorum. Başından beri Necati’nin zalim olmasındansa masum olmasını tercih ettiğimi yazmıştım. Zaten o yanan arabada geride bırakılarak babasının kurbanı olmuştu ama yine de bu sarhoş ve vurdumduymaz maskenin altında masum birinin olduğuna inanmak istiyorum ve Ömer’in ölümüyle bir alakası var mı o olayda tam olarak nerede  bunu da merak ediyorum. Eğer bir savaş çıkarsa eminim çok haklı sebepleri olacaktır ama benim ki de bir umut işte…

Ozan’ın ihanetini öğrenmek İlhan’ı derinden yaraladı. Kendisini babasına kanıtlamaya çalışırken tam da babasının söylediği işe yaramaz biri olduğunu hissetmek onu mahvetti. Bu ara mantıklı işler beklemiyorum ondan çünkü sağlıklı düşünecek durumda değil. Savaş’ın onu tehdit etmesi biraz durulmasını sağlıyor ama yetmez.Yaşadıkları kolay değil. Babasından onay almak uğruna ailesini göremeyecek kadar işkolik olan birisi sadece. Bu yüzden onun bu haline üzüldüm açıkçası. Üstüne bir de eşinin onu aldattığını öğrendiğinde yaşayacağı kırgınlık var,,, Şirket meselesi onun namlusunun hedefine koydu Ozan’ı, eşinin ihaneti ne yaptırır tahmin edemiyorum.Ozan’a da hayret ettim doğrusu, birkaç dakika arayla hem İlhan’a hem Dilşad’a ayrı ayrı yalan söylemesi, söylerkenki rahatlığı beni şaşkınlığa düşürdü. Sahi Ozan, nasıl bu kadar işgüzar olabiliyorsun? Pes doğrusu! Ama itiraf etmeliyim ki onun sahnelerinde ayrı eğleniyorum.Yaptıkları o kadar aleni ki söylenenler içimi rahatlatıyor. Ozan şimdilik Dilşad’ı yalanlarına inandıramadı ama ileride neler olur bilemem…İlhan beş parasız kalırsa Dilşad yine de İlhan’ın yanında kalıp destek olur mu, şüphedeyim.

Savaş’ın bu bölüm Türel ailesiyle bağlantısının çıkması gerekiyordu çünkü onlarla uğraşmak için görünürde bir sebep kalmamıştı. Geçen bölüm hisseleri satın aldığında babasını yad etmişti bu da benim aklıma acaba Ömer’in oğlu mu sorusunu getirmişti. Ancak Ömer’in nasıl evlenebileceği bir soruydu kafamda ve bu bölüm cevabımı aldım. Hapishanede tanıştığı hemşireyle evlenmiş. Ömer’i bilmem ama, belli ki kadıncağız onu çok sevmiş yokluğunu kaldıramamış. Ömer’in gizli sevdasını eşi veya oğlu bilmiyor gibi, sevgiyle bahsetmeleri bana bu hissi verdi. Şu an sadece ölümünün intikamı peşinde Savaş, ancak bu aşka tepkisi ne olur merak ediyorum.Doğrusu birçok kötü karakterdeki çocukluk travmalarının Savaş’ta olmaması beni sevindirdi. Annesi onu eskiden seviyormuş, hastalığında bile onu hatırlayış şeklinden, sevgiyle sarmalayıştan belli.

Necati’nin farkında olmadan sohbet esnasında Ömer hakkında Mahur’a verdiği bilgi ve Maraşlı’nın araştırmasıyla ortaya çıkan Savaş’ın annesi artık bazı itirafların geldiğinin habercisiydi. Bilineni malum etmek Savaş için kaçınılmazdı artık. Savaş; Ömer’in oğlu ve ölümüyle hapse düşmesinden Türel ailesini sorumlu tutuyor. Ömer uyuşturucu konusunda belki iftiraya uğradı ama oğlu bile isteye bu işin içinde. Hatta Türel Havayolları’yla çok daha büyük işlere başlıyor. Bu vesileyle babasına atılan iftiranın aynısını belki de Aziz Bey’e yapmak istiyor derdim ama ucu kendisine de dokunur. Yine de bu denk bir intikam olurdu ve Aziz Bey’in ne kadar korkunç bir iş yaptığını anlamasını sağlayabilirdi zira hala Sadık’la yaptığı cinayeti örtbas etmekle meşgul. Sadık, işlediği günahın yükünü yıllarca taşımış ama şimdi hakikat üstündeki tozlu örtü kalktıkça korkusu artıyor ve kendini ele vermesi an meselesi. Maraşlı’nın onu anlaması zaman almayacaktır.

Maraşlı’nın Savaş’ı cezalandıracağını pek kimse bilmiyordu. Mahur, Türel ailesi, Zeliş’in bakıcısı… Mahur bilmediğine, Türel ailesi de Maraşlı’nın gerçeğinden haberdar olmadığına göre geriye pek kimse kalmıyor istihbarata haber verecek olan. Bir Nevzat var aklıma gelen! Göz ardı edemeyeceğim diğer şeyse hala aile içindeki hainin bilinmiyor olması. Bu yüzden bu konu şimdilik kalsın.

Maraşlı’nın hikayesi Celal’in giydiği bir kıyafet gibi. Kendi hayatı hakkında her konuştuğunda sorgu odasına gidiyoruz ancak kendine ait olan ses kaydına olanları ya da bilgileri spontane kaydederken ani bir kararla neden Zeliş’in doğum haberini alışını anlattı? Bu ses kayıtlarına Maraşlı diye hitap ediyor ve bu ilave kayıt benim ses kayıtları hakkında da şüphe duymama sebep oldu.Maraşlı’nın gerçekte kim olduğunu ve tam olarak neyin peşinde olduğunu merak ediyorum. Bu yüzden de bu hikayede yoluma merak ve heyecanla devam ediyorum.

Haftaya görüşmek üzere..

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.