Yazar: Sinem ÖZCAN

Ufak Tefek Cinayetleri, geçen hafta Merve’nin Oya’ya büyük bir darbe indirmesinde kapatmıştık. Geçmişte yaşananlardan sonra Oya’nın yeni hayatının temeline oturttuğu mesleğini ve buna bağlı doktor kimliğini hedef almıştı ve oraya gerçekten hatırı sayılır bir hasar vermeyi de başardı.

Oya ve Merve’nin hayattaki duruşlarını Edip’in dilinden işittik. Merve’nin “korku imparatorluğuna” karşı, Oya’nın “sevgi cumhuriyeti” çarpışıyor. Edip baştan beri korkunun sevgiye galip geleceğinden emin, hatta bu kez Oya’yı da buna ikna etmek üzereydi. Korku imparatorluğu kendi kendini çökertmeseydi başarılı da olacak gibi duruyordu.

Edip, öyküde benim hâlâ tam konumlandıramadığım kimlik. 96 yazında yaşananların mağdurlarından biri de o. Buna karşın pasif bir duruşu seçmiş. Kin ve nefret duygusunu ötelemiş ve yenilgiyi kabullenmiş görünüyor. Ondan mistik bir hava alsam bu tavrını anlamam daha kolay olacak ama gördüğüm kadarıyla Edip’in öyle bir boyutu yok. Anlayabildiğim o, sadece kaçmayı seçenlerden. Bana çok uzak bir karakter Edip, belki ondan çok anlamlandıramıyorum tavrını, belki de detayları henüz tam şekillenmediğinden ama kendi yaşam tercihini, hayata bakış açısını “dostluk” ilişkisinin ardına sığınıp Oya’ya da dayatmaya çalışmasından ve onu pasifize etmeye çabalamasından hiç hoşlanmıyorum. Oya’nın zarar görmesini engellemek istediğini ve geçmişin tekrar etmesinden korktuğunu anlayabiliyorum ama yine de bu pasifleştirme çabası beni kızdırıyor (savaşmadan yenilgiyi kabullenmek istemediğim içindir belki)

Mesleğini kaybetme riskinin Oya’yı alt üst etmesi çok normaldi. Bunun sonucunda anlık dürtülerle hareket etmesi, kaçmak ve pes etmek istemesi de doğal sonuçtu. Merve de planını bu doğal sonuca göre yapmıştı, zaten. İlhan’ın çabaları olmasa ve Merve’nin yancıları son anda caymasa Oya gidebilir miydi? Bir süreliğine evet. Ancak onu besleyen öfke ve kin o kadar yoğun ki ne olursa olsun Oya, Edip gibi yenilgiyi kabullenip pasifize olmazdı diye düşünüyorum ben.

Peki, Serhan’ın burada rolü ne? Açıkçası ona henüz net bir cevabım yok. Oya’nın Serhan’a iyi geldiğini hepimiz görüyoruz. Oya, onun için ölü bir hayatın içindeki tek canlı varlık ve Serhan’a yaşadığını hissettiriyor ama Serhan, Oya’ya ne ifade ediyor? Bence orası netleşmedi. Ondan etkilendiği çok açık ama Serhan, Oya’nın hayatında nasıl bir yer tutuyor, neyin eksikliğini dolduruyor? Bunu daha çözebilmiş değilim. Diğer etkenler olmasaydı Serhan’ın varlığı Oya’yı İzmir’e gitmekten alıkoyar mıydı, sanmam.

Karşılıksız yapılan her iyiliğin bir gün sahibine döneceğini Oya’nın yaşadıklarıyla bir kez daha gördük, Oya “Her şey bitti! “dediği anda kaybettikleri bir hediye paketiyle ona yeniden sunuldu. Her ne kadar mesleğine kavuşmasında dilekçelerin geri çekilmesinin payı daha büyükse de sevgiyi bu kadar yalın hissetmek, Oya’ya ihtiyacı olan gücü kazandıracaktır ki ilk etkisini mücadeleye geri dönme kararıyla gösterdi zaten. Üstelik yaşananlar ona bir şey daha öğretti, Edip’in “korku imparatorluğu – sevgi cumhuriyeti” ifadesi Oya’ya savaş yolunu da gösterdi. Yapması gereken Merve’nin korku imparatorluğunu çökertmek için kendi güçlü silahını kullanmak.

Merve, Oya’ya karşı ilk sağlam yenilgisini aldı. Üstelik ondan farklı olarak bunun niye başına geldiğini de anlamadı. Ben, Merve’nin kendi gücünün kaynağını bildiğini düşünmüyorum. Bütün narsistler gibi bunu sorgulamamıştır diye düşünüyorum. Bu da onun zaafı… Gücünün kaynağını bilmezsen kontrol de edemezsin. Ona gelecek saldırıları da vaktinde engelleyemezsin. Eğer Oya, akılcı davranır ve Merve’yi buradan vurmayı sürdürürse onun kalesinde gedik açacağı kesin.

Merve, kendini çok güvende ve rahat hissediyor. Bunun pervasızlığı içinde “Kuralları ben koyarım ve yıkmak isteyeni yok ederim.” anlayışıyla hareket ediyor. Güvende olmadığını hissettiği anda hata yapar. Ancak Merve’yi yıkmak çok da kolay değil. İlk kez bir darbe aldı, bunu arkası da gelecektir. Ancak Merve de yeni taktikler geliştirip savaşı yeniden lehine çevirmeyi deneyecektir. O cepheden kaçacak biri değil. Yalnız elindeki korku silahının işe yaramadığını fark ettiğinde bunun yerine koyabileceği başka bir araç yok elinde. Benim merakla beklediğim de işte bu! Merve, kendine nereden yeni bir yol açacak?

Arzu, Mehmet’in ihanetini öğrendiği andan beri oyundan düşmüştü. Kendi dünyasında, kendi mücadelesini vermeye çalışıyor, o. Yaşadığı çok klasik ve çok adice bir aldatılma vakası ama bunun sonuçları kim olursa olsun her kadın için çok yaralayıcı. Arzu’nun bu bölüm netleşen en büyük hatası, içten içe Mehmet’in ailesine geri döneceği umudunu kaybetmemesi. Yani Arzu, içten içe Mehmet’i affetmeye hazır. Çok kızsam da anlıyorum aslında onu. Mehmet’e âşık olup olmaması değil söz konusu olan (âşık da değil bana kalırsa). Mehmet’in ona sağladıklarıyla var olmuş Arzu ki buna annelik de dahil. Şu an çok sağlam zannettiği zemin kaydı ayaklarının altından. Mehmet’in ihaneti ve gidişiyle Arzu, Mehmet’i değil kimliğini kaybetti ki asıl kabullenmesi zor olan da bu, bana kalırsa. Kızı dışında hiçbir desteği olmayan bir kadın için bu travmayı atlatmak çok zor ve sancılı olacaktır. Kolaya kaçmak isteyebilir, hatta her şeye rağmen Mehmet’i yeniden kabul edebilir hâle de gelebilir. (Bir kadın olarak bunu yaparsa Arzu’ya çok kızacağım ama anlıyorum onu yine de)

Burcu ve Mehmet mizaçlarının gereğini yapıyorlar. Biri sınıf atlama derdinde olan hırslı ve ilkesiz bir kadın diğeri çiğ ve yüzeysel bir adam… Onlardan başka bir tavır beklemek hata. Ben her ikisini de Arzu’nun olgunlaşma yolundaki birer araç olarak görmeyi seçiyorum.

Arzu, çevresinde olup bitenleri değerlendirecek ve doğru hamleler yapacak noktada değil şu an. Bu sebeple onun Oya’ya sitem etmesini de yadırgamadım. Bugüne dek yaptığını yineledi ve olayların sadece görünür yüzüyle ilgilendi. Oya ile Merve arasında yaşananların da farkında değil, o. Oya’yı yeniden aralarına dönmüş bir arkadaş sanıyor ve eski arkadaşına kendi derdiyle ilgilenmediği için de sitem ediyor. Her ne kadar Oya ile ilgili pişmanlığı olsa da ve bunu özrünü dilemek istese de Arzu, Oya’nın olayı kapatmayı tercih ettiğini sandı ya da buna inanmak istedi. Şu an kendi başına geleni en büyük felaket olarak gördüğü için de kendince destek bekliyor. Oya’nın asıl hedefi Merve olsa da o hepsine kırgın ve öfkeli. Üstelik Arzu farkında olmasa da büyük bir dert var başında. Bu durumda da Arzu’ya patlaması çok doğal. Bir günah keçisine ihtiyacı vardı ve Arzu buna gönüllü oldu diye düşünüyorum. Bana sorarsanız, Arzu ve Oya arasındaki bu atışma çok da iyi oldu çünkü ben baştan beri onların birbirine teğet durduğunu düşünüyordum. İlk kez gerçekten çarpıştılar. Bu çarpışmadan sonra uzak duramayacaklardır ve bence Oya’nın safına en çabuk katılan da Arzu olacaktır.

Baştan beri Oya’nın Merve’yi yalnızlaştırması gerektiğini düşünüyorum. Arzu bu noktada ilk ve önemli bir adım olacak, bana kalırsa. Merve, Arzu’yu gerçekte hiç önemsemese de (zaten kendi dışında gerçekten önemsediği çocuğu dâhil hiç kimse de yok) kalesinden bir taş söküldüğünü fark etmek hiç hoşuna gitmeyecek ve onun olanı geri almak için yeni bir muharebeye girişecektir.

Şurası tartışmasız bir gerçek: Korkuya dayalı her imparatorluk çökertilebilir. Korku büyük bir itkidir, kabul ama aşılamaz değildir. Tarih yıkılmış pek çok “korku imparatorlukları”yla dolu ancak açık konuşmak gerekirse ben baştan beri Oya’nın Merve karşısında zayıf kaldığını düşünüyorum. Merve maçın favorisi, Oya sürprizi bana göre. Yine de “Sakin atın çiftesi pek olur.” atasözünü yabana atmamak lazım. Oya’ya güvenemeyişimin altında onu hâlâ tam tanıyamayışım da yatıyor olabilir. Ben onun duygusal kararlar aldığını düşünüyorum. Duygusal kararların da hata yaptırabileceğini üstelik böyle dişli bir rakiple savaşırken her zaman bir handikap olduğuna inanıyorum.

Şu an öykünün iyisi ve mağduru, Oya ancak savaş öyle bir şey ki ne kadar temiz ve masum olursanız olun, ondan elinizi kirletmeden ve ruhunuzu kötüleştirmeden çıkma şansınız yok. Oya istese de istemese de kirlenecek. Bana sorarsanız şimdiki Oya çok da “gerçek” değil. Belki o kirlenmişlik ona gerçeklik katar, belki biraz daha “yaşayan” bir karakter olur.

Raundu Oya’nın galibiyetiyle kapadık. Bu galibiyetten sona Oya’nın biraz daha puan alacağını düşünüyorum ama asıl merak ettiğim Merve’den gelecek karşı hamle. Ben Ufak Tefek Cinayetleri, boks maçı izler gibi izliyorum sanırım ve giderek ritmi, sürprizleri, hasarları artan bölümleri merakla bekliyorum.

 

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

2 Comments

  1. nbsami 24/11/2017

    Edip in gercekte olmadigini dusunenler var. Oya'nin Merve isi var. Merve ile ugrasmak sart! oya basarabilir mi? gorecegiz...umarim pes etmez! Arzu umarim kendini toparlar. o suursuz pilates egitmeninin hirsi nedir oyle? nasil bir hak goruyor kendinde evli adamla 2 yillik iliskisi ile.... Uzaktan bakiyorum hala?ne kadar surecek bu didismeler bakalim???

    1. Sinem ÖZCAN 24/11/2017

      Aslında ben de acaba Edip hayal ürünü mü demiyor değilim ama netleşemedim henüz. Çok flu o. biraz bekleyeceğim kesin karar için. Bana kalırsa Oya eğer gelişmezse Merve'yi yenmesi mümkün değil. Oya'nın evrilmesi gerekiyor. Dizinin adı ufak tefek cinayetler olunca o didişmeler hiç bitmeyecek geliyor bana :)