Yazar: Şeyma BULUT

Bugün fantastik yapımlar arasına adını altın harflerle yazdıran Supernatural’dan bahsedeceğiz. Sezon sezon anlatacağımız diziyle ilgili bu ilk yazıda ana karakterlerine ve ilk sezonun konusuna değineceğiz.

2005 yılından bu yana bizlere olağanüstü bir dünyanın kapılarını açan Supernatural, on dört yıldır bu yolun uzamasından zerrece sıkılmadığımız bir resital sundu bize. Dizinin konusuna kısaca değinecek olursak dizimiz, yirmi iki yıl öncesindeki korkunç olayla karşılıyor bizleri. Sam daha beşiğinde bir bebekken onun başında dikilen bir yabancı gören annesi Mary, oğlunu kurtarmak isterken öldürülüyor. John onun bu alışılmadık ölümü karşısında çocuklarını kurtarıyor ve baba ve iki oğlu, amansız, sonu gelmeyen bir savaşın içerisine sürükleniyorlar.

Efsanelere konu olmuş yaratıkların hayal olmadığı bir dünyada yaşayan Winchester Ailesi, Sam henüz bebekken, başlarına gelen trajik bir olayın da etkisiyle kendilerini bu yaratıkları avlarken bulur. Uzun yıllar kendilerini bu işe adarlar. Hayatları pahasına dünyayı, farkında olmadıkları yaratıklardan korumaya devam ederler ama bu işin bir sonu yoktur ve öldürdükçe yeni yaratıklar gelmeye devam eder. Bu av, avcı ölmedikçe de sona ermeyecektir. Bunun farkına varan Sam, radikal bir karar alarak bu hayatı ardında bırakır; hukuk fakültesine başvurur. Bir daha da geçmişe bakmaz. Aldığı bu karar sebebiyle çok sevdiği ağabeyine de sırtını dönecektir. Dean ve John zaman buldukça Sam’i kontrol eder ve ona kendilerini asla göstermeden uzaktan uzağa onu korumaya devam ederler.

John gizemli bir şekilde ortadan kaybolunca Dean, üniversite okumak – aslında kendisine güvenli bir yaşam kurmak için – için ayrılan küçük kardeşinin yanına gider. Onu da yanına alarak babasını bulmak için yola çıkar. Aslında Sam için bu kısa bir yolculuktur çünkü tek bir görev için Dean’in teklifini kabul etmiştir ama Sam’i eve döndüğünde kötü bir sürpriz beklemektedir. Sam eve geldiğinde kız arkadaşını aynı annesi gibi kaybeder ve hayatı boyunca kaçmak istediği hayata amansız bir intikam duygusuyla yeniden girer.

Dean, daha ikinci bölümde dizinin tanıtımını yapıyor aslında:”İnsanları kurtarmak, yaratıkları avlamak bir aile mesleği.”Ancak Sam’in gerçekte tek bir düşüncesi vardır o da öldürülen sevgilisinin intikamını almak. Sam ve Dean bu yolcukları sırasında korku hikâyelerinin aslında birer hikâye olmadığını öğreniyorlar. Bloody Mary, Kaptan Kanca ve beyaz giyen kadın gibi efsanelerin gerçek olduğunu öğreniyorlar. Babalarını bulmak için çıktıkları bu yolda yeniden kardeş olmayı öğrenen kardeşler, birbirlerine dayanarak onlara bu hayatı yaşatan iblise de adım adım gittiklerinin farkında değiller. Bu yolda birbirlerinden başka güvenecek kimseleri olmayan kardeşler, önce birbirlerine güvenmeyi öğrenecek, farklılıklarını bir kenara bırakarak büyük savaşa hazırlanacaklardır.

Doğaüstü, korku, gerilim, macera, aksiyon ve mizah unsurlarının hepsini birbirine karıştırmadan enfes bir tatla taşıyor Supernatural. Bu kadar uzun süredir devam etmesine rağmen hikâyesinde zerrece sapma olmayan, özellikle korku ve doğaüstü edebiyatını dini kitaplar, eski yazıtlar ve efsaneler üzerinden düzgünce ele alarak devam eden nadir işlerden. Ayrıca dizide zaman zaman dizinin kendisiyle de dalga geçmelerine rastlıyoruz ki bu birçok yapımda göremeyeceğiniz bir durum. Bu diziyi diğerlerinden ayıran, onu farklı yapan unsurlardan biri de hemen her bölümde arka plan olarak kullanılan klasik rock parçaları ki bunlarla da zaman zaman film, dizi ve müzik gruplarına yapılan göndermelerle sosyo-kültürel açıdan seyircisini besliyor ve tabii ki her şeyin üstünde dizide yaratılan ve seyircisi tarafından ayrım yapılmadan çok sevilen iki ana karakteri de unutmamak gerekir. Bir dizinin başarılı olması için fazlasına da ihtiyacı olmadığı kanısındayım.

Supernatural ilk etapta beş sezon olarak kararlaştırılmıştı. Aslında dizinin hikâyesi de beşinci sezonda bitiyor ancak dizi o kadar çok sevildi hikâye de müsait olduğu için bugün on dördüncü sezonunda. Bu sezon final olur mu bilemeyiz ancak bitmesin diye inceden bir isteğimiz de yok değil.

 

Şimdi, o çok sevilen karakterleri biraz yakından tanıyalım:

 

DEAN WINCHESTER

Kardeşlerin büyüğü. Dean daha dört yaşındayken yaşadıkları trajik olayı hatırlayabildiği için, çok erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalır. – Hatta bir bölümde ona çocuk olma diyen birisine, ben asla çocuk olmadım yanıtını verecektir. – Babası tarafından daha küçük yaşta büyük sorumlulukların altına itilen Dean, bu hayattaki tek işinin kardeşiyle ilgilenmek olduğunu düşünür zira bu şekilde büyüdü. Babası ona avcı olmayı öğretirken bir yandan da kardeşine baba olmayı öğretti. Tüm hayatını av ve kardeşini büyütmekle geçiren Dean, yaptıkları işin kendi hayatlarından daha önemli olduğunu düşünüyor.

Dean için babası, onun lideri. Babasını asla sorgulamaz, kararlarına karşı çıkmaz. Sam’in aksine, babasının kararlarının altındaki sebeplerle ilgilenmez. Bu da Dean’i babası ve kardeşi arasındaki amansız mücadelenin tam ortasında bırakır.

Tüm bunların yanında hayatı yaşamayı bilen bir karakter Dean. Kadınlara fazlasıyla düşkün, yaptıkları işi severek – Sam’in aksine – yapıyor. Dean, babasıyla yaptığı büyük kavgadan sonra kendilerini terk eden kardeşine içinden biraz kırgın olsa da dünyada en değer verdiği insan yine Sam’den başkası değildir. Ona karşı aşırı korumacıdır. Birbirlerine olan bu sevgileri ve koruyucu tavırları da yine çok kez aleyhlerinde kullanılır. Ancak aleyhlerine de kullanılsa, onları defalarca kıyametin–  mecazi anlamda değil, izlediğinizde anlayacaksınız –  eşiğine de getirse siz de hayatınızda sırtınızı dayayarak sonsuz bir güvenle iyi ki var dediğiniz bir ağabeyiniz olsun istemez miydiniz?

 

SAM WINCHESTER

Kardeşlerin küçüğü. Sam annesi öldüğünde henüz bebekti. Annesini asla tanımadı. Babasının ağabeyiyle olan – ilk dört yıl – ilişkisini hiç tatmadı. Onun için sürekli tatbikat çavuşu gibi başında dikilen bir babaydı, John. Sam babasını belki bir ömür sonra anlayabildi. Tüm bunlar düşünüldüğü zaman daha hayatının başında “av” olayıyla tanışması onun için hiç kolay değildi. Av olayını kabullenen Sam maalesef Dean gibi kolayca adapte olamaz. Küçüklüğünden itibaren bu hayatı değiştirmek istemektedir ve bu dünyada tüm kararları babasının vermesinden hoşnut değildir. Hayatının sürekli bir kovalamayla geçmesini istemez. Tüm bu kaos ve arbededen kurtulmak isteyen Sam, çözümü ayrılmakta bulur; hukuk fakültesine yazılır ve kendine yeni bir hayat kurar. Okulunu başarıyla bitirir ve güzel de bir sevgilisi olur. İstediği geleceğe sahip olabilecektir. Ancak Sam’in bilmediği asla kaderinden kaçamayacağıdır. Sam annesinin ölümüne şahit olmadı ancak aynı şeytan kız arkadaşını elinden alınca babası ve ağabeyinin savaşına katılmak zorunda kalır. Bu takımın beyin gücü olan Sam, önce sorgulayıp –babası ve ağabeyinin tersine – sonra harekete geçme mantığındadır. Sevgisini pek gösteremeyen Sam için ağabeyi bir kahramandır. Her ne kadar onun aşırı korumacı tavrından kaçmak için yüzlerce defa hata yapsa da ağabeyi için gözünü kırpmadan ölüme gidebilecek kadar da ona bağlıdır çünkü hiç dile getirmese de Sam için baba kavramının karşılığı Dean’dir. Dean,Sam’in iyi bir çocukluk geçirmesi için tüm gücüyle savaşmasına rağmen aile sıcaklığını hiç yaşamadığı için aile kavramına bakışı Dean kadar sağlam değildir. Ancak hayat ona bu dünyadaki en önemli gücün aile olduğunu çok acı derslerle öğretecektir.

Sam karakter olarak da Dean’den oldukça farklıdır. Abisi kadar girişken ve dışa dönük olmasa da Sam’in de kendine ait bir karizması var. Zekâsı ve karizmasını birleştirmeyi bilen Sam, bu özelliğini av mücadelesi dışında pek kullanmaz.  Bazen biraz depresif olsa da aslında, eğlenceli bir karakterdir.

 

JOHN WINCHESTER

John, o korkunç trajediden önce mükemmel bir evliliği, âşık olduğu bir karısı ve hayatını adadığı iki oğlu olan bir aile babasıdır. Mary’nin beklenmeyen bir şekilde ölümüyle John kendini kaybeder. Hiç ummadığı anda kendisini bir savaşın ortasında bulur. Bu öyle bir savaştır kisonu olmadığı gibi düşmanın sayısı da yoktur. O korkunç olay John’a bu dünyada yalnız olmadıklarını ve karanlıkta tüm insanlığı tehdit eden varlıkların olduğunu öğretir. Yaşadıklarından sonra John hayatını tek bir şeye adar.  Avlanmaya! Üstelik, sadece kendisini değil girdiği bu savaşa çocuklarını da sokar ve onları bir asker gibi yetiştirir. Onlara avlanmayı, hayatta kalmayı öğretir. Ancak bir tek şeyi unutur: Onların babası olmayı. Dean, babasını anlasa da çok küçük olan Sam için bu hiç kolay değildir. John, baba olmaktan tatbikat çavuşluğuna geçince bütün iş Dean’e kalır. Babası, her daim Sam’in yanında olması, onu koruması konusunda Dean’in üzerinde bir baskı oluşturur. Dean, dört yaşından itibaren kardeşine bakar, onu eğitir ve onunla ilgilenir. Ayrıca sadece kardeşinin değil babasının da tüm sorumluluğunu sırtına alır. John, tercihleri yüzünden bir oğlunu kendinden uzaklaştırırken diğer oğlunu dört yaşında olgunlaşmak zorunda bırakmıştır. John ‘un koruma içgüdüsü o kadar fazladır ki evi baskıya dayanamayıp terk eden Sam’e  “Bir daha gelme!” diyecek kadar ileri gidecektir. Sam ayrıldıktan sonra Dean’le beraber avlanmaya devam ederler. Ta ki John, bir anda ortadan kaybolana kadar. John’un ortadan kaybolmasıyla babalarının peşine düşen iki kardeş bu yolculuk sırasında babalarının onlardan sakladığı gerçeklerle teker teker yüzleşirken, girecekleri çok büyük bir mücadeleden habersizdirler.

 

BOBBY SINGER

Bobby Singer dizinin kilit karakterlerinden biri. Sam ve Dean’i çocukluklarından itibaren tanıyan, onlar için ikinci baba olan isimdir. Bobby de Winchesterlar gibi avcıdır. Aslında tüm avcılar için acil arama hattıdır. Eğer bir avcıysanız ve karşınızdaki yaratıkla nasıl başa çıkacağınızı bilmiyorsanız arayacağınız kişi şüphesiz Bobby’den başkası değildir. Bobby eşinin bedenini bir şeytanın ele geçirmesinin ardından onu öldürmek zorunda kalınca avcı olur. Avcılık dünyasında önemli bir kariyere sahip olan Bobby, tüm avcıların sevdiği ender insanlardan biridir. Babalarını kaybetmelerinin ardından çocuklar için hem bir baba hem de onlara yoldaş olacaktır.

 

CASTIEL

Dizinin dördüncü sezonunda tanıştığımız onur sahibi bir melektir. Bir görev için Dean ve Sam ile yolu kesişen Castiel, çocuklara kardeş gibi yakın olacaktır. Onlar için isyan edecek, onların savaşlarına katılacak ve sonuna kadar onların yanında olacaktır. Dördüncü sezondan itibaren dizinin temel karakterlerinden olan Castiel; insan olmaya alışırken onun hikâyesinde yer yer gülecek, yer yer de gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

 

KISA… KISA…

  • Dizinin ilk bölümlerinde bir sahnede Dean’ın cep telefonu numarası verilmiş. Bir süre boyunca, bu numarayı arayanlar şu mesajla karşılanmış: “Ben Dean Winchester. Eğer zor durumdaysanız, mesaj bırakın. 11.02.83 olayıyla ilgili aradıysanızbana koordinatlarınızı yollayın.”

  • Birçok bölümün adı filmlerden veya rock şarkılarından gelmekte. Dizinin ana temasını da oluşturan bu nostaljik tavrı yansıtan bölüm isimleri de şöyle : “Children Shouldn’t Play with Dead Things“, “The Usual Suspects“, “I Know What You Did Last Summer“, “In My Time of Dying“, “Born Under a BadSign“, “What is and What Should Never  Be“, “Sym pathy For The Devil“, “When The Levee Breaks

  • Jensen başta Sam rolü için başvurmuş. Ama ardından Jared gelip o rolü beğenince Jensen’a Dean rolünü alıp alamayacağı sorulmuş. Aslında Jensen, önce Dean’i oynamayı istemiş ve onu daha komik bulduğunu söyleyerek rolü kabul etmiş.

  • Her sezon finali aynı şarkıyla başlar ve sezon boyunca yaşananların geniş özeti bu şarkı eşliğinde bize izletilir. Bunun sebebi de Jared ve Jensen’in en sevdiği grubun Kansas olması. Şarkımızın adı ise “Carry On My Wayward Son”.

*Dizinin başrolleri Jensen Ackles ve Jared Padalecki dizi dışında da harika bir dostluk kurdular. Evlendiklerinde birbirlerine sağdıç oldular. Çocuklarını neredeyse birlikte büyütüyorlar ve birbirlerini tanımlarken “kardeş” olarak söylüyorlar.

  • Diziye dördüncü sezonda dâhil olan Genevive Cortes ile Sam karakterine hayat veren Jared Padalecki evlendiler. Şu anda üç çocukları var.

*Supernatural dizi ekibi her sene sadece –kış aylarında – bir ay tatil yapıyor. Onun dışında her yaz onlarca ülkede panellere katılarak hayranlarıyla bir araya geliyorlar. Amerikan dizi tarihinde hayran buluşmalarını en fazla yapan dizi unvanına sahip Supernatural, San Diego’da yapılan uluslararası Comic Con’da da en fazla seyirci çeken dizi unvanını elde etti.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.