YAZAR: Şeyma BULUT

“Evlenmeyeceğim ben, Sancar!” Tek cümleyle bir insanın tüm hayalleri, umutları ellerinden alınabilir mi? Alınırmış, gördüm. Sancar’ın tüm mutluluk hayalleri bir cümleyle silindi gitti. Nare, bu sözleriyle Sancar’ın en büyük kâbusunu gerçeğe dönüştürdü, umut ışığını önce gözlerinden, sonra da yüreğinden söktü aldı. Bu sefer vazgeçen Nare oldu.

Bu hafta ekran karşısından kalkarken aklımda pek çok düşünce ve kalbimde birçok duygu vardı. Bir sevda daha kaç defa sınanabilir? İçinde bulundukları durumu açıklayacak kelimeleri seçerken bile zorlanıyorum. Nare için ayrı, Sancar için ayrı bir cehennem oldu bu sevda. Yandılar, kül oldular ama sonunda yan yana gelmenin de yeniden el ele tutuşmanın da bir yolunu buldular. Acılarını görmezden gelip biz yan yana olursak canımız da acımaz dediler ama öyle olmadı, olamadı ne yazık ki. Bu seferki sınav çok daha çetin, çok daha zor. Atlatabilirler mi? Bekleyip göreceğiz.

Geçtiğimiz hafta Nare’yle Sancar’ın arasına dünya görüşlerinin farklılığı gibi çok hassas bir konunun girdiğini ve bunun üstünden atlanacak bir şey olmadığını söylemiştim. Özellikle Nare’nin bizlerin töre, gelenek dediğimiz bazı şeyleri kabul etmesi mümkün değil ve aslında Menekşe meselesinde çıldırmasının en önemli sebebi de bu. Sancar’ın Menekşe’yi koruması, hayatından endişe etmesi, ihtiyaçlarını karşılaması asla Nare için sorun olmadı. Aksine bebeğin başına bir şey geleceğini düşündüğünde deli gibi korkan da Nare’den başkası değildi ancak Sancar’ın diğer yaptıklarını asla kabullenemiyor. Mesela, Menekşe’ye “namusum” gözüyle bakmasını anlayamıyor ki kimse de ondan bunu bekleyemez. Nare orada çok haklıydı, Menekşe’yle boşandıktan sonra onun namusunun Sancar’ı ilgilendirmemesi gerekiyordu ancak bildiğimiz gibi pek de öyle olmadı. Nare anlattıkça anlattı ve aldığı cevap: “Seni göğsümden padişahı gelse alamaz!” İşte tam burada ben, çok işkillendim Nare’den çünkü anlatmak istediği çok başka, aldığı cevap bambaşkaydı. Sancar, Nare’nin kıskandığını ve bu yüzden böyle davrandığını düşünüyor yani aslında olaya çok sığ bakıyor. Nare’yse Sancar’ın ona dayatılan düşünce sisteminin içinde, yapmaması gerekenleri de görev bilip yapmasından rahatsız. Bu konuda bir türlü anlaşamadılar ve gecenin sonunda Sancar, Menekşe’nin yanına gidince Nare’de ipler koptu ve o beklenen felaket hızla gelmeye başladı.

Pekiiiiiiii ne oldu da 24 saat önce “Senden ayrılmam!” diyen kadın, birden gerisin geriye kaçmaya başladı. Tüm sorun acaba Menekşe mi? Yoksa Nare kızımız biraz bahane mi aramaya başladı? Yani Menekşe’yle ilgili dediklerinde de rahatsızlıklarında da haklıydı ama Menekşe sadece buzdağının görünen kısmı bence. Asıl sorun çok daha derinlerde bir yerlerdeydi ve şimdi kendini göstermeye başladı. Bunu anlamak çok da zor değil. Aslında sürekli dile getiriyordu bunu sadece ilk kez bu kadar anlaşılır oldu. Sancar, kızıyla kaybettiği anıları yeniden yaşamak istediği için cezalandırıldığını düşündüğünü söylerken beklemediği yerden vuruldu ve aslında sevdiğinin asıl derdini de açığa çıkarmasını sağladı.  Nare’nin cümlelerine bakalım mı? “Kızınla ilgili yaşayamadığın ne varsa senin suçundu dersem seni cezalandırmış olurum!” dedi Sancar’a. Eee dememiş mi oldu yani şimdi? Bal gibi de söyledi ve ben size diyeyim arkadaşlar, Menekşe’ymiş, görüş farklılıklarıymış bunların hepsi ama hepsi birer BA-HA-NE! Nare içindeki acıları görmezden gelerek yeniden yaşayabileceğini ve mutlu olabileceğini zannetti ama yanıldı. Asıl mesele geçmişte yaşadıklarında, asıl mesele Sancar’ın Menekşe’yle birlikte olması. Nare de yine eskisi gibi mutluluk oyunuyla bu sorunların üzerinden atlayabileceğini düşündü ama ne yazık ki her zaman kullandığı acılardan kurtulma yöntemi, üst üste gelen darbelerin karşısında kifayetsiz kaldı. Zaten bir yalana sığınmak kimseyi mutlu etmez ve etmedi de. Bu taktik sadece onu hayatı boyunca ya mutsuz ya kaçak eder başka da bir şey etmez ve nokta.

Nare, hayatının dokuz senesini kendi yaratığı mutluluk balonunun içinde yaşayarak geçiren bir kadın. Sorunlarıyla ve acılarıyla asla yüzleşmedi aslında. Hep diyor ya “Benim yaralarımı sarmanı bekledim!” diye. Nasıl sarılacak o yaralar? Önce tedavisi yapılacak, ondan sonra sarılması gerekiyorsa sarılacak arkadaşım, başka bir yolu yok. Nare’nin dokuz sene önce yaşadıkları ardından Menekşe meselesi derken hiçbir yarası kabuk bağlamadı ki sarılarak geçebilsin. O yaraların içi iltihap, irin dolu. İşin kötüsü de yayılmaya başladı. İltihabı tedavi etmek için o derinin altında oluşan pis irini dışarı akıtmak zorundasınız. Nare ne tecavüz meselesini ne sokağa atılışını ne de Menekşe’yle oluşan iltihabı sökmedi ki yarası iyileşsin. Sancar gerçekten sardı o yaraları ancak içindeki pislik dışarı çıkmadığı için içeriden yayılmasına engel olamadı.

Nare Hanım, Gece’nin sırtına binip, gelin mi olmak istiyor? O zaman yapacağı belli. Sancar’ı oturtacak karşısına, ilk olarak Gece’nin sırtına binmeden, o zifiri geceden anlatmaya başlayacak. 9 sene ne yaşadıysa, o uçurumdan atladığında ne hissettiyse anlatacak arkadaş işte o kadar! Aksi hâlde ancak bir araya gelirler sonra da yeniden ayrılırlar. Nare  de artık o yaraları tedavi etmesi gerektiğinin farkında ama merheminin Sancar’da olduğunun farkında değil. O içindekileri Sancar’ın yüzüne haykırmadığı, yani onu yakan acıyla o göğse sığınmadığı sürece acıları onu tüketmeye devam eder çünkü acının sebebi Sancar Efe! Tecavüz meselesini çıkartırsak diğer tüm yanmalarının sebebi o adam yahu. Onsuz nefes bile alamıyorken yaralarını sarabileceğini düşünmüyorum ben açıkçası ve hatta ilk sıkıntıda yeniden soluğu Efe’sinin yanında alacaktır.

Bundan da oldukça eminim zira bölümün başında gördüm ben. Sancar, Nare’ye “Battık mı biz Nare’m?” diye sorduğunda ciddi sorunları da olsa cevap veremedi çünkü tam o sırada başka olaylar oluyordu. Gediz’in yarattığı deprem gibi, düşmanların adım adım yaklaştığı mezarlık gibi sorunlar vardı. Nare’yi de az çok tanıyorum artık, böyle durumlarda paramparça olsa bile sevdiğine arkasını dönebilecek bir yapısı yok. Bu yüzden de o soruya cevap vermedi ve Gediz’in karşısında dikildi. Önce Sancar’ın “Yarıcının oğlu, Gediz Ağa’dan bir adım önde!” darbesi ardından da Nare’nin Sancar için Gediz’in karşısında dikilmesi onu bayağı bir sarsmış olacak ki soluğu ablasının kucağında aldı.

Ah Gediz, ahh! Hâlâ, şuurunu bu kadar nasıl kaybetti aklım almıyor benim arkadaş. Bu adam zeki de bir adamdı yani, neden böyle oldu? Bana kalırsa hırsından burnunun ucundakini bile göremedi. Sancar’ı alaşağı etmeyi kafaya öyle taktı ki ne Kahraman’ı ne de arkasından dolanan Sancar’ı bile fark edemeyecek hâle geldi. Şimdi diyebilirsiniz ki asıl meselesi Nare, onun. Yok, değil bence arkadaşlar. Nare’yi kendine istemiyor, kız ona gitsin diye tek bir adımı bile yok. Hatta bir kere dışında kapısına bile gitmedi, bence Müge haklıydı, Gediz’in tek derdi Sancar! İşte ben de burada bir karışıyorum arkadaşım ya, elimde değil.

Sancar ve Gediz’in nereden baksak 9 senelik dostlukları var. Zeytinlikte, şirkette falan da ne zaman gitseler anıları onları yakalıyor yani aslında ortada birbirlerini dert edecekleri bir sorunları yok. Şimdi bu adamlar “Yarin yanağından gayri” diye de bir söz vermişler ve tamam o sözleri Gediz’in aşkıyla sarsılmıştı fakat  bu adam ablasına “Yarıcının oğluyla derdim başka, aşkım başka!” dedi.  Sancar, kibirden bahsetti ya ona. Bence çok da doğru bir yere parmak bastı. Gediz’in tek derdi kendisiyle aslında. Nare’nin onu seçmemesi, ailesinin bile son dönemde Sancar’la ilgili ona söyledikleri ve aslında dönüp dolaşıp herkesin ondan değil de Sancar’dan bahsetmesi, o büyük egosunu yerle bir etmiş olabilir. Eğer bu ikisinin geçmişten gelen bir yarası yoksa Sancar’ın geçmişinde şüphe duygusunun kurbanı olması gibi Gediz de kendi kibrinin kurbanı oldu ve olmaya devam ediyor. En azından o duyguyu bir şekilde öldürene kadar böyle devam eder diyorum ama bir süre daha o hissi yok etmek niyetinde olduğunu sanmıyorum.

Gediz Işıklı her ne kadar içinden intikam yeminleri etse de bunu bir süre daha ertelemek zorunda kalacağa benziyor. Size Sancar’la Gediz’in ortak özelliklerini söyleyeyim mi: Söz konusu kendi hassas noktaları olunca etraflarında olan bazı şeyleri fark edemeyebiliyorlar. Mesela: Kahraman Boz!

Kahraman, bir süredir kabuğuna çekilmişti ve sadece bilgi topluyordu. Önce Sahra’yı ele geçirdi şimdi de Gediz’i! Öyle bir oyun kuruyor ki ne yapmaya çalıştığını kendisinden başka birinin tahmin etmesine bile izin vermiyor. Bir yanda Güven’le kurduğu kumpas, diğer yanda Sahra’yı Gediz’den uzaklaştırmasıyla resmen oyuna dahil oldu ve avantajın kendisine geçmesini sağladı. Peki, şimdi ne olacak? Bence Gediz ve Sancar aynı safa geçmenin bir yolunu bulamazlarsa Kahraman, bu defa onları gerçekten paramparça edebilir. Sancar’ı Akın’la, Gediz’i de Nare planıyla vurabilir. Bunun olmamasınınsa tek bir yolu var: Eski dostlar düşman olmayacak, bu kadar basit!

Menekşe’den de biraz bahsetmek gerek. Bildiğiniz gibi Sefirin Kızı’nda uzunca bir süredir onunla uğraşıyoruz. Nare’nin başına gelenler bile daha kısa sürede çözülürken bu mesele, hâlâ gizemini koruyor. Haftalardır soruyorum kendime, Sancar neden bu yalanı göremiyor? Göremez çünkü Melek’le yaşayamadığı tüm duyguları yaşama ihtimali belirdi artık. Nare ve Sancar’ı birbirinden ayıran en önemli acı bu. Sancar, kızının hayatından 9 sene kaybetti. Onun ilk adımlarını, yürümesini, konuşmasını yani büyümesini kaçırdı. Şimdiyse oğlu olacak ve o tüm bunları onunla yaşayacak. Aslında içten içe hissediyor. Menekşe “Doktor istemem ben!” derken bir anlık bakışından çok fazla düşünce geçti ama işte inanmak istiyor bu adam, var mı daha ötesi? Nasıl ki Nare, ayrılmak istediğini söylediğinde gözlerinde “Bekliyordum!” bakışı varsa bu sefer de aynısı oldu. Yalanlar ortaya çıksa asla şaşırmaz ama işin orasını düşünmek dahi istemiyor. Bir anlığına “Olmasaydı keşke!” dese de olmasını her şeyden çok istiyor.

Ben sadece bu sebepten dolayı Menekşe’ye sorgusuzca inandığını düşünüyorum. Yoksa şüphenin cehenneminden gelen bir adamı, Menekşe gibi birinin kandırması o kadar da kolay değil. Bu olay ortaya çıkabilir mi bilmiyorum ama çıkması durumunda tüm taşların yeniden dizileceği de bir gerçek. Bekleyip görelim bakalım bu oyunun kazananı Menekşe mi olacak? Yoksa hakikatler bir şekilde ortaya çıkacak mı?

Yazıma burada son veriyorum, haftaya görüşmek üzere.

Sevgiyle kalın ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.