YAZAR : Şehriban Simay DEMİR Gerçekler, kadar gizlenirse gizlensinler bir yerde mutlaka kendilerini ele verirler. Zeynep’te de öyle oldu, yalan söyledi üstelik bundan nefret ettiği hâlde. Sonunda, uğruna tüm sevdiklerini karşısına aldığı, bilenlerin de sadece yanında olmak için sürdürdükleri yalan, yani Mehdi’ye yardım ettiği, ortaya çıktı. Zeynep, hayat gerçeğinin borçlu hissetmek yahut kurban olmak üzerine kurulu […]

YAZAR: Şehriban Simay DEMİR Bir insanla tanışıyor, yaşamınızı onunla birleştirip bir gelecek kurmak için adım atıyorsunuz ve gün geliyor tanıdığını sandığınız o kişi, hayatınızın en büyük kâbusu oluyor. Zeynep’in durumu, tam olarak bu. O Mehdi’yle birlikte bir ömür hayal etti fakat Mehdi, onun kâbusu oldu. Yaşadıkları öyle acı ve ürkütücü ki Zeynep’in, değil bir daha yaşanma […]

YAZAR: Şehriban Simay DEMİR Doğduğun Ev Kaderindir’i izlerken çoğu zaman kendimi de sorgularken buluyorum. Geçmişimi yoklarken yakalıyorum kendimi. Ben de çok mücadele ettim mesela okumak için, istediğim mesleği yapabilmek, kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için. Düşünüyorum da bir okulumuz olsun diye imza kampanyası başlatmıştık, dönemin kaymakamından yardım isteyip bir de ailelerimizi ikna etmiştik. Şimdi arkama dönüp baktığımda […]

 YAZAR:Şehriban Simay DEMİR Aşkın, sevginin her hâline tanıklık ettim Doğduğun Ev Kaderindir’de; sevginin o en masum hâlinin nasıl saplantıya dönüşebileceğine şahit oluyorum birkaç bölümdür. Sevginin koşulsuz fedakârlığını da seviyor diye fedakârlık isteyeni de gördüm. Ama en önemlisi bir sevginin nasıl yavaş yavaş bir kalpten sökülüp alınabileceğini, aşkla dolu bir kalbin ne denli korkuyla dolup taşabileceğini […]

YAZAR : Şehriban Simay DEMİR Doğduğun Ev Kaderindir’de bir süredir hemen herkesin bir şeyler söyleyebileceği bir duygunun üzerinden ilerliyoruz: Sevgi! Bu duygu, onu anlamayan bünyelerde kendini gösterdiğinde bambaşka bir boyuta ulaşabiliyor. Sevgi acıtmaz, incitmez. İnsan birini seviyorsa sevdiğinin üzerine gölge düşse korkar ama işte sevgi, aşk ya da adına her ne diyorsanız bir süre sonra saplantı […]

YAZAR:Şehriban Simay DEMİR Sözlükler, aşkı bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık olarak tanımlar ve bence aşk, bir insanın yaşayabileceği en güzel duygulardan biridir. Kalbini yaşam sevinciyle doldurup ruhunu kıpır kıpır yapar. Bir de karşılıklıysa o duygular, dünyanın en eşsiz hissidir. Aşkta karşımızdakini çok sever, onun hiçbir yanlış yapmayacağına inanır […]

YAZAR:Şehriban Simay DEMİR Hayatta bocaladığımız çok zamanlar olmuştur. Ne yaptığımızı bilemediğimiz, karar verirken doğruluğunu hesaplayamadığımız, karşımızdakinin de ne yaptığını anlayamadığımız anlar… Kafamızın dağınık olduğu, gördüğümüz ve duyduğumuz hiçbir şeyi beynimizde bir yerlere oturtamadığımız zamanlar… Zeynep’in hayatı savrulmakla geçti; o başlarda aksini düşünse de ne kendisini tam olarak ait hissedebildiği bir yuvası oldu ne de ailem […]

YAZAR:Şehriban Simay DEMİR Her insan yeni bir yaşam isteme hakkına sahiptir. Eğer mutsuzsak uyandığımız günü, huzurla başlayıp bitiremiyorsak veya karşımızdaki insanla -kim olursa olsun- aramızda artık sevgi yahut saygıdan eser kalmamışsa o hayata katlanmanın bir anlamı yoktur. Zeynep de katlanmadı, yeni hayatına merhaba dedi. O, Mehdi’yi çok sevmişti; hiç şüphesiz hâlâ da çok seviyor. Mutlu […]

Yazar : Şehriban Simay DEMİR Kabullenmek gerek bazen, zorlamamak, inat etmemek…Tabii ki hayatın, sevdiklerin, aşkın için mücadele edeceksin ama vazgeçme zamanı gelmişse ve sen bunu anlamışsan bırakmak en doğrusu. Olmayanı oldurmaya çalışmak, insanın kendisini de karşısındakini de yormaktan, üzmekten ve kırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Nereden mi biliyorum? Bazen bazı şeyleri hayat yaşatarak öğretiyor ve bize, […]

Yazar:Şehriban Simay DEMİR Çocukken dizilerde, filmlerde yahut romanlarda insanlar “Biz farklı dünyaların insanlarıyız bir araya gelemeyiz!”dediklerinde hep durup düşünürdüm; farklılıklar neden engel olsun ki diye. Büyüdükçe nedenini algılamaya başladım. Aynı düşünce yapısına, ekonomik duruma ya da kültüre sahip olmayan insanlar er ya da geç bununla yüzleşmeye ve bunu atlatamazlarsa ayrılmaya mahkûmlar. Ben sınıfsal ayrılığa da, […]