Dolunay 19. bölüm
Yazar: Sinem ÖZCAN
Haftalardır, beklediğimiz velayet davası çok şükür bu bölüm sonuçlandı. Dava aslında Deniz, o salona girmeden de karara ulaşmıştı bence ama Deniz’in şov yapması gerektiği için onun “bilen adam” tavrıyla hâkime “Bulut, Nazlı ve Ferit’te kalmalı.” önerisiyle bir rahat nefes aldık çok şükür.
Nazlı ve Ferit evliliği baştan beri Bulut’un ait olduğu yere getirilmesi için planlanmıştı ancak ne olursa olsun Bulut’un kalıcı olarak o evde yaşaması dengeleri değiştirecek ve yeni bir düzen oluşturacaktı. Ben, sanırım fazla iyimser davranmışım, bu bölüm o evdeki değişiklikleri, Nazlı ve Ferit’in bu düzene ayak uydururken aralarındaki çekimle nasıl mücadele ettiklerini filan görürüz diyordum, olmadı.
Asuman, Deniz, Demet ve Hakan ağırlıklı bir bölüm izledik. 240 dakikalık sürenin tamamının iki kişi arasında olup bitenlerle doldurulmasını bekleyecek kadar acemi bir dizi izleyicisi değilim, onu da geçtim yan hikâyeler olmadan ana çatışmanın ilerlemeyeceğinin de pekâlâ farkındayım. Benim itirazım bambaşka bir noktadan: Saydığım dört isim de dizide ana kahramanın engelleyicileri… Alışıldık tabirle dizinin kötüleri… Dördü birden terazinin bir kefesine konunca benim bünyeme ağır geldi, doğrusunu isterseniz. Bu bölüm Demet ve Hakan arasında yaşananlar çok ama çok gerekliydi kabul ediyorum, oraya ağırlık verilirken bir zahmet şu an öyküde hiçbir sağlam fonksiyonları olmayan Asuman’la Deniz’i azıcık geri çekseydik.
Deniz, izleyicide tahammül kotasını fena hâlde doldurmuş durumda. Şu an için öyküde Ferit’i “hayatları kontrol etmekle suçlamak” dışında bir rolü yok. O konuda söyleyeceği her şeyi defalarca ama defalarca söyledi, her kelimesini daha o ağzını açmadan biz biliyoruz. Sürekli kendisini yineletmek yerine biraz saha dışına mı alsak, artık? Keza Asuman için de bu söylediklerim aynen geçerli. Hakikaten bir süreliğine İsviçre’ye yollasınız da bilim adamları her ikisini de bir didik didik incelese mi?
Şimdi gelen itirazları duyar gibiyim: “Ana çatışma çözüldü; Bulut, dayısının yanında; Nazlı ve Ferit de evli ve henüz açığa dökmeseler de âşıklar birbirlerine. Öyküyü başka bir kanala akıtmak zorundayız.” Elbette! Hiç itirazım yok. İşte, tam da bu yüzden Hakan ve Demet doğru bir açılım diye düşünüyorum. Demet’in şu ana kadar keyfini sürdüğü kocasının gücü, ona silah olarak doğrulduğunda neler yapabileceği önemli, Hakan’ın içindeki psikopatın artık gün yüzüne çıkmış olması da çok önemli, Ferit’in Hakan’ın oyunlarını bozması da çok çok önemli. Benim söylemeye çalıştığım bu çatışmada Deniz itici güç olamayacaksa (ki şu an öyle görülüyor) biraz ötede durmalı.
Bir diğer düğüm de Nazlı’nın borçları karşılığında tefeciden para almaya kalkışmasıyla atıldı. O iş de çok su götürür. İlerleyen dönemlerde olayın Hakan’a bağlanmasını bile bekleyebilirim. Yalnız itirazım olayın başlangıcına: Nazlı, gurur meselesi yapıp parayı Ferit’ten istemeye yanaşmaz, onu anlıyorum da Ferit Aslan gibi bir iş adamı, yüzde elli ortağı olduğu bir işletmenin mali durumunu nasıl olur da incelemez? O çapta bir restoranın muhasebecisi, bilmem nesi yok mudur ki Nazlı bakkal defteriyle hesap tutup borcu harcı denkleştirmeye çalışıyor? Dekorasyon için bile iç mimar teklifleri olan Ferit Aslan bu kadar hayati bir noktayı nasıl atlıyor?
Tüm olayların odağında epeydir ihmal edilen asıl özne Bulut, elbette. Bir süre de olsa Hakan ve Demet’le yaşayan çocuğun hem duygusal hem de davranışsal olarak bu durumdan etkilenmemesi mümkün değil. Onun iyiliğini düşündüğünü iddia eden amcası Deniz, Bulut’u Ferit’in almasını sağlayarak vicdan borcunu yerine getirdi ve çocuğu kapsama alanından çıkardı. Her ne kadar Ferit’i herkesin hayatını kontrol etmekle suçlasa da Bulut’la ilgili herhangi bir sorumluluk almaya da hiç niyeti yok. Öte yandan Nazlı ve Ferit; mantıklı, iyi niyetli ve sağduyulu olsalar da ebeveyn olarak deneyimli değiller. Bu da zaman zaman onları açmazlara düşürecek, elbette. Hakan’ın öğüdüne uyup arkadaşını döven Bulut, ilk sınavlarıydı. Durumu, Demet ve Hakan’dan iyi idare ettiklerini söylemek gerek ama ben, Ferit’çim keşke “ceza” dan önce “ikna”yı deneseydin demek istiyorum yine de.
Ferit, Bulut’u alarak Hakan’a ilk golünü attı ama asıl önemli nokta Zeynep ve Demir’in ölümlerinden onun sorumlu olduğunu kanıtlayabilmek. Deniz, Engin ve Tahir’le bir sonuca varması bana kalırsa çok zor. Hırsızı abajurla saf dışı bırakmaya çabalayan Engin’le, peşindeki arabayı fark etmekten aciz Tahir’le gizli saklı iş mi yapılır Ferit’çim, bak gitti öldürttü kendini işte, sen sağ, ben selamet! En iyisi mi sen İkbal Hanım’ı al yanına, kendi başına düş bu işin peşine. Gerçi gelinen noktaya bakılırsa olay Demet’te düğümlenecek gibi ama söz konusu Demet olunca erdemli bir tavır beklemediğimden bu iş uzar gider düşüncesindeyim.
Her şeye rağmen Bulut, Nazlı ve Ferit çok güzel bir aile görüntüsü oluşturuyor, ne yalan söyleyeyim. Bulut’un varlığı anlaşmalı evliliği gerçeğe giderek daha çok yaklaştırıyor ama en güzellerinden biri “Happy Jack” eşliğindeki sahnelerdi. Nazlı’nın da Ferit’in de kendileriyle kaldıkları ender anlarda zihinlerinin birbirleriyle olması çok hoş verilmişti. Ferit, koşulları kendi lehine çevirip içinden geldiği gibi davranmayı seçen taraf. Bu defa da Bulut’un varlığını Nazlı’ya içinden geldiği gibi davranmak için araç olarak kullanmayı bildi.
Mutfakta el ele oturdukları sahnede hem duyguya hem çekime bir ayrı bayıldım. Görünenin ardındakini merak eden Ferit Aslan için “su gibi, dupduru” Nazlı, kesinlikle çok iyi geliyor ve Nazlı’nın “ben kusursuz değilim ama gerçeğim” saptamasını da çok doğru buldum. Evet, Nazlı hakikaten “gerçek”… Olduğu gibi, görünür ve net… Etrafındaki yapmacıklıktan, oyun ve düzenlerden kaçıp kendi kulesinde yaşayan Ferit Aslan’ı o kuleden çekip çıkarabilecek tek kadın. Bulut’a iyi geldiği gibi Ferit’e de iyi geldiği kesin Nazlı’nın. Belki de ondan, ellerini çekip uzaklaşmasına izin veremeyişi…
Can Yaman oyunculuğu açısından da bu hafta en sevdiklerimden biri, bu sahne oldu. Sesinin yumuşaklığı, gülümseyişi hele, hele, hele Nazlı’nın gerçekten de içini okumaya çalışırcasına bakışları çok iyi bütünledi atmosferi. Dış dünyaya çizdiği o sert ve soğuk adam imajını bu kez mutfak kapısının dışında bırakmış; duygusal ve bütünüyle içten bir Ferit vardı, karşımızda. Özellikle bakışları kusursuzdu. Derin ama bir o kadar yumuşacık bir ifade yüklüydü. O an, Ferit’in Nazlı’ya aşkı, bakışlarıyla hepimize geçti.
Benim için bu haftanın en başarılı Can Yaman performansı yine Deniz’le olan sondaki sahneydi. Deniz’in temcit pilavı gibi aynı konuyu ısıtıp ısıtıp önüne getirmesinden fena hâlde sıkılmış ama yine de sabırlı bir Ferit vardı başta. Giderek çileden çıktı ve dayanamayıp oturduğu yerden kalktı, sesi yükseldi ve ilk kez Deniz’e “Bizi artık rahat bırak!” diye bağırdığı noktada bir anlık duraksaması ve mutfağa bakışı vardı. Sesinin içeriden duyulacağı endişesi taşıyordu ve bu minicik detay, kontrolcü Ferit’i bütünüyle yansıttı. O sahnenin finalindeki bakışına ise tek kelimeyle vuruldum. Eğer bakışla adam ölseydi, Deniz’i ikindiyi müteakip kaldırıyorduk. O an bana geçen duygu: “Eğer bir kez daha Deniz aynı konuyu açarsa, Ferit artık köprüleri yakacak” oldu. Ferit’in kaç bölümdür Deniz’le bu tarz sahnelerini izliyoruz ve hep söylediğim gibi Can, her seferinde bakışın, tepkinin ve sesin bir tık şiddetini artırıyor. Bu kez bakışa öyle bir öfke bindirdi ki bir sonrakinden korkar oldum.
Sıklıkla yinelediğim bir şey vardır Can Yaman oyunculuğu için, sahnelerini çok ya da az olması önemli değil. İyi işleyebileceği, duyguya rahat girebileceği iki satırlık bir yer de olsa onu pas geçmez, Can. Bir minik vurguyla, anlık bir hareketle ya da bu defaki gibi harika bakışlarla alıp derinleştirir. En önemlisi de “Geçen sefer iyi olmuştu, bu defa da onu yapıvereyim!” kolaycılığına hiç kaçmaz. Bir öncekine bir fark getirmek için uğraşır, aynı duygu bile olsa bir seviye yukarı taşımaya çabalar.
Ben onun yaptığı işi böylesine ciddiye alışını, titizliğini ve çabasını çok seviyorum. Yüreğine, aklına ve emeğine sağlık Sevgili Can
Çok ama çok boş bir bölümdü. Asuman-Deniz'in sosyalleşme, spor, ev halleri, vb sahneleriyle dolduracaklarına hiç değilse Ferit-Nazlı'nın aynı tatta sahnelerini koysalardı. Hem böylelikle izleciye de asıl görmek istediklerini sunmuş olurlardı. Bir boş vaktimde oturup hesaplayacağım kaç dakika baş rol oyuncularının sahnelerine, kaç dakika Asuman-Deniz'e ayrılmış. "Nazlı ve Ferit'i hemen kavuşturmayalım, konu biter izlenmeyiz" derken, insanlar bomboş geçen bu 2 saate katlanamadıkları için izlemekten vazgeçecekler. Halbuki hazır konu daha kriminal sahnelere akıyor, Nazlı- Ferit'i ayrı tutacak, birbirleri için endişelendirecek/sevindirecek bin tane senaryo yazılabilir. Hiçbir şey olmasa da, izleyici onları yanyana görmekten bile mutlu olacaktır. Nedir bu sürekli gereksiz yan karakterlerle doldurma merakı? Deniz'le Ferit arasındaki tekrarlanan diyaloglar da sıkıcı olmaya başladı. Nazlı'nın buna bir son demesiyle bitirsinler rica ediyorum; Deniz'in şu repetitif suçlayıcı, kıskanç, hazımsız hallerini, repliklerini... Ferit'in zehir gibi bir adamken, sürekli sonuçsuz hamleler yapması da bana itici gelmeye başladı. Aslında Fatos'un cin gibiyken Tarık'in ilgisini anlamaması, Nazlı'nın Deniz'e haddini bildirmemesi gibi izleyeni zıvanadan çıkaran her konuyu artık bir sonuca bağlasınlar. Konu aynı yerlerde dönüp durdukça reytingleri düşmeye devam edecek zannımca..
kesinlikle ayni fikirdeyim.. zaten raytinglerde 11 inci siradalar yolu sasirmasinlar!...uzatacagiz diye izleyiciye iskence niye???
Merhaba, Deniz'in tavrı konusunda bugün ben de asıl tepkiyi Nazlı'nın koyması gerektiğini düşündüm. Üstelik bunu Ferit'in yanındayken koymalı. Deniz giderek haddini aşıyor. Ferit'i sürekli "Sen insanların hayatını yönetiyorsun!" diye suçluyor ama kendisi de öte yandan onların izni ve rızası olmadan herkesin gönüllü avukatlığını yapıyor Ferit'e karşı. Demet'i savunuyor, Nazlı'yı savunuyor, hatta Asuman'ı bile... Giderek daha da rahatsız edici olmaya başladı. At sineğinden beter... Yapışıyor, ittiriyorsun kalkıp öbür tarafa yapışıyor. Niye bu karateri bu hâle soktular daha da mühimi niye sürekli aynı çizgiden yürütüyorlar anlamak mümkün değil. İki haftadır dile getiriyorum, gidişat iyi değil. Salı çok daha zor bir geceyken çok daha iyi sonuç alınıyordu. Her şeyi gün değişikliğine bağlamamak lazım. İzleyici mesajı veriyor onu dikkate almak gerek. Haaaaa, tabi asıl maksat diziyi zaten bitirmek istemekse o ayrı, ona diyeceğim bir şey yok
ask seyredecegiz diye bir umutla gectigimiz ekran basina Hakan&Demet ve devamli evliligi sorgulayan Deniz ile artik ses tonuna gicik oldugum Asuman tiplemelerini seyretmek zorunda birakilmamiza isyan! ediyorum. butun cazibesini kaybetmeye basladi dizi. Hakan in psikotpatligi mi dizi konusu Denizin takintisi mi adamin kafa tek seye basiyor Ferit ile Nazli nin sahte evliligi oturuyor kalkiyor onu soruyor. hakikaten bay geldi... ask konulu hashtag verip boyle bir bolum izlettirmek hangi zekanin urunu acaba??? gercekten cok tepkliyim. cok guzel yazmissiniz umarim yapimdan birileri yazilarinizin takipcisidir. isyan ettirdiler bizi....
Merhaba, Aslında burayı okuyup okumamaları önemli değil sosyal medya tepkilerini görüyor olmaları lazım. Gerçi ben bu noktada sosyal medyadaki her tepkiyi ciddiye alsınlar demiyorum, öyle iş yapılmaz ama bir gerçek var o da nasıl işlevi bitti, hikayede yeri kalmadı diye Alya çıkarıldıysa aynı ciddiyetin Deniz için de gösterilmesi. Diziden çıkarılması değil elbette konu ama farklı bir öyküye yerleştirilmesi gerek. Her bölüm 3 defa Ferit'e "Sen insanları yönetiyorsun, zorbasın!" demekle işlev oluşmuyor. Niye ısrarla Deniz vurgusu yapıldığıyla ilgili terorilem yok mu, var ama neyseeeee.... Eğer izleyici sıkılsın bıraksın da diziye final yapalım mantığı varsa söyleyecek sözüm yok ancak aksi takdirde ciddi hata yapılıyor demekten öte elimden gelen bir şey yok
anladigim kadariyla bir dizi basladiginda bunun bir plani yok mu bu dizi 19 bolum surecek ya da 25 bolum diye...eger ilk bolumu yazip allah ne verdiyse kafasi ile gidiliyorsa ki ihtimal vermiyorum PES! derim. Zaten hikayenin bitecegi yer bastan kurgulanmis olmali degil mi? bir sekilde bitecek; raytinglere bakalim tutarsa devam tutmazsa final kafasini ben seyiciye yapilan haksizlik olarak goruyorum. Deniz den cok nefret geldi. hele asuman la ikisi yenilir yutulur gibi degil!!fragman a gore bir de Ferit in eskilerinden biri cikacak ortaya devamli bie dugum atip uzatiyorlar ama hikayede asil ciftin askini goremiyoruz!
Bizde diziler 13 bölüm üzerinden planlanır :) Eğer dizi tutarsa bir sonraki 13 planlanır. Ancak bu plan değişmez değilidr. Bizde kafasındakini yazan, yazabilen senarist yok gibi bir şey. Senarist planlar yazar iki bölüm oynar o esnada yapımcıdan kanalın drama müdüründen yönetmenden hatta bazı oyunculara kadar bir sürü kişiden revize yer. İsteneni yapmazsa işine son verilir ya da istifaya zorlanır. Örneğini bir başka dizide gördük. Aslında hepimiz senaristlere kızıyoruz ama onlar ne yazık ki günah keçisi. Bizde ne eli o kadar güçlü senarist var ne de onun yazdığına saygı duyacak yapımcı veya dramalar müdürü ne yazık ki:)
iki tane dizi var 11 inci bolumde final yapan , onlar 13 u bile bulamamis 22 de biten dizilerde 4 uncu bolumde bitenlere ne demeli... bari bir sezonluk planlasalar...devamli yeni diziler cikiyor mevcutlar sacmalamaya baslayip bitiyor kisir dongute girmisler cikamiyorlar, kalitesizlik de bize dusuyor... dogru durust bir is seyretmek istedigimizi kimse dusunmuyor!