Hiçbir Yere Gidemezsin
Yazar: Şeyma BULUT
Çarpışma’da geçen haftayı bizi iliklerimize kadar etkileyen kaza sahnesiyle kapatmıştık. İlk bölümün aksine bu hafta durağan tek bir anın olmadığı, adrenalin ve heyecanla dolu bir bölüm hazırlanmış. Dizinin tüm tanıtımlarında seyirciye sunulan ‘iç içe geçen hayatlar’ düğümünün bu hafta tesadüfler silsilesiyle nasıl bir araya geldiği ortaya konulurken Geothe’nin “ Evrende tesadüfe, tesadüf edilmez” sözü kafamda döndü iki saat boyunca. Hayatta hiçbir zaman tesadüflere inanmayan biri olarak aslında bütün meselenin bu dört kişinin vaktiyle birbirine bir şekilde teğet geçen hayatlarının bir kaza sonucunda bütün hâline gelmesine bağlıyorum tüm kurguyu.
Çarpışma anında, kendinde olan sadece Zeynep’ti ve onun Kadir’i görünce tetiklenen anıları sayesinde kaybetme korkusunun geçmişinde babasından geldiğini görüyoruz. Babasının kızı için aldığı tüm tedbirleri eksiksiz yerine getiren Zeynep, babasını kaybedince hayatındaki ilk büyük darbeyi aldı ve yetimhane günleri başladığında Kadir, Zeynep ve Aslı’nın bir zamanlar aslında “ üç can” olduklarını öğrendik. Zeynep bölüm boyunca üç defa Kadir’i ölümün kıyısından çevirdi ve bu, bende Kadir ve Zeynep arasındaki bağın arkadaşlıktan çok daha ileri olduğu kanaati uyandırdı. Zeynep bu hikâyede arkadaşı için kendisini seven adamdan vazgeçme fedakârlığı gösteren taraf oldu bana göre. Aslında Veli’ye karşı Galip’i koruması, kızının hayatı tehlikedeyken Kadir için mücadele etmesi, Zeynep’in karakterinin en baskın özelliğini de bu bölüm itibariyle bize sunmuş oldu: fedakârlık.
Kadir hayatının en büyük darbesini yedikten sonra hayat ve ölüm arasında kalarak ölmeyi tercih eden tarafa geçti. Kendi deyişiyle “yaşayan bir enkaz” olarak nefes almanın bile ağır geldiği bir dönemde, ölüme doğru gittiğini düşünürken onu yeniden hayata bağlayan Zeynep oldu. Kadir, kendini evine kapatıp hayatına son vermeyi planlarken Zeynep’in yardım çağrısıyla bir nebze de olsa hayatta kendine bir amaç edindi. Aslında geçmişte Kadir de Zeynep gibi aile kurmanın arzuyla yanıp tutuşuyordu. Birlikte bir hayat kurmak istediği Zeynep’in onu terk etmesiyle sevdiğiyle değil, kendisini sevenle bir aile kurdu. Zeynep’e söylediği “Arada aklıma geliyordun biliyor musun? Ama bu kız seni bıraktı, sen de kendi yoluna bak!” sözünden Kadir’in Zeynep özlemini her zaman içten içe yaşadığını anladık. Zeynep’se korkunç olayı öğrenmeden önce kırık da olsa Kadir’in aile kurmasından mutluluğunu dile getirdi. Geçmişteki bağ, sadece içlerinde yaşadıkları bir aşk mıydı yoksa gerçekten yaşanmışlıkları mı var bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz ama sürekli “gitmek isteyen” iki insanın aslında birbirlerinden uzakta olduklarında bile gidemediklerini düşünüyorum. Özellikle ikilinin final sahnesinde, daha bir saat önce Kadir’in Zeynep’e yardım edemeyeceğini söylediği hâlde yardım etmek için yola çıkması; Zeynep’in de hayatta kalan, değer verdiği tek insana tutunması, “senin yaşaman lazım” diyerek ona yeni bir yol çizdiği hissini uyandırdı.
Kadir’in o acıyı yaşarken bile Aslı’nın adını doğru düzgün anmaması, acısını tamamen tek yönde yaşayıp ölmek isterken bile sadece Deniz’e kavuşmak istemesinden, Aslı’nın ona iyi bir yol arkadaşı olmaktan öteye geçmediğini anlıyoruz. Zeynep’in Kadir’de hâlâ onu hayata döndürecek kadar güçlü bir etki bırakmasını da ona duygularının hâlâ Kadir’in hayatına yön verebilecek kadar güçlü olduğunun kanıtı.
Zeynep ve Kadir bunları yaşarken Kerem ve Cemre de kendi kaderlerine doğru yol alıyorlardı. Kerem ve Cemre’nin geçmişte bağları yok ancak Cemre’nin sevgilisi Demir’in, Kerem ve Yakup’tan bahsederken “Benim geldiğim yerde onlardan çok vardı.” cümlesi Kerem ve Demir’in geçmişlerinde bağlantılı olabileceklerini düşündürdü bana.
Kerem ve Cemre geçmişlerinde birbirlerine teğet geçmeseler de ikisi de en yakınlarının ihanetleri ile sınanacaklar. Geçen haftaki yazımda içgüdüsel olarak Kerem’in ihanete uğradığını hissettiğimi belirtmiştim. Bu hafta hislerimde yanılmadığımı gördüm, Kerem her insan için hazmetmesi çok ağır olan bir gerçekle karşı karşıya kaldı. En yakın arkadaşı Yakup ve âşık olduğu kadının ihanetini öğrenen Kerem’in bu durumla nasıl başa çıkacağını bilmiyoruz ama onun intikam güdüsüyle hareket edeceğini ve Cemre ile yollarının da bu şekilde kesişeceğini düşünüyorum.
Cemre, henüz üvey annesi ve sevgilisinin ihanetini öğrenmese de Kerem’i teşhis etmesi Belma ve Demir için çok zor bir dönemin ilk adımı oldu. Belma, daha videonun varlığını bilmeden aşırı panikledi ve tehlike anında en yakınındakini bile tehlikeli sulara sürükleyebileceğinin sinyallerini verdi. Cemre ve Kerem’i ileride nasıl bir kader birliği bekler bilemem ama ikisinin de bağlandıkları insanların ihanetlerinden dolayı birbirlerine ilaç olacaklarını düşünüyorum.
Hikâyedeki tek etkisinin Kadir ve Zeynep’i bir araya getirmek olduğunu düşündüğüm Veli Cevher ise bu hafta hikayemizin kilit ismi olarak karşımıza çıktı. Geçen hafta kısa olarak bahsettiğim gibi Kadir ve Veli’nin ortak bir geçmişleri var. Ben, o kolyenin yetimhaneden ya da aralarındaki bir akrabalık ilişkisinden dolayı olduğunu düşünürken bugün İstanbul’un en karanlık adamlarından biri olan Veli’nin geçmişte polis olduğunu öğrendik. Veli Cevher; bana göre iyi ve kötü arasında sıkışan, karmaşık bir dünyası olan, geçmişin intikamını almak için yanıp tutuşurken içinde kalan son iyiliği bir şekilde kalbinin derinliklerinde bırakmış ve “kötü adam” rolünü seçmiş biri olarak çıktı karşımıza. Kadir ve Veli’nin geçmişte çok iyi iki dost olduklarını ve Kadir’in engel olamadığı bir acı olay yüzünden ayrıldıklarını düşünüyorum. Veli’nin Aylin’le olan iki küçük anından hareketle de söz konusu ayrılığın, bir çocuğun kaybıyla olduğu izlenimi uyandı bende. Aylin’in akıbetini göremesek de ben zarar gördüğünü düşünmüyorum. Veli’nin Galip’le olan konuşmasından da anladığımıza göre Veli’nin asıl derdi para ya da kendisine yapılan ihanetin çok ötesinde… O, geçmişindeki izleri kapatma içgüdüsüyle hareket ediyor hissini verdi, bana. Bir yandan iç karmaşasını yaşarken bir yandan da kötü olmayı istemediğini ancak kendisine yarattığı kalkanın bu olduğunu düşünüyorum. Bölüm sonunda Kadir’e kolyeyi göndermesini ve ardından da “ Bu sefer birlikte öleceğiz Kadir Adalı” demesinden de anlaşılacağı gibi Veli Cevher, bütün hesapları kapatmak için geri döndü ve dönüşü ile Zeynep ve Kadir’in hayatının kesiştiği noktada en önemli payın da sahibi oldu.
Genel anlamda oldukça doyurucu bir bölümdü. Listedeki yerini ilk bölüme oranla fark edilecek şekilde artırmasından da seyircinin de aynı fikirde olduğunu düşünüyorum. İlk sahnesinden son sahnesine kadar içi dolu dolu olan bir dizi izlemeyeli çok uzun zaman olmuştu. Tüm ekibin emeklerine sağlık, haftaya görüşmek üzere.
KISA… KISA…
- Dizilerde seyirciyi en çok çeken etkenlerin başında ana çiftin uyumu geliyor. Bu hafta hem uyumlu hem de duyguyu birebir geçiren bir çift izledik. Kıvanç Tatlıtuğ ve Elçin Sangu uyumu çok güzeldi. Özellikle de karşılıklı oynadıkları sahnelerde Zeynep ve Kadir’in tüm duygularını bizlere harika bir şekilde geçirdiler.
- Onur Saylak bu haftaki sahneleriyle izleyiciye tam anlamıyla bir resital sundu. Acısını, kırgınlığını göz bebeklerine kadar hissettiren oyuncu şimdiden dizinin vazgeçilmezlerinden olacağı izlenimini verdi. Veli Cevher için ondan başkası olamazdı diye düşünüyorum.
- Geçen haftaki en büyük eleştirimiz dizinin aksiyon ağırlıklı olmayışıydı. Bu hafta dizi, geçen haftanın tam aksine her sahnesinde adrenalin ve heyecanı en üst seviyede tuttu. Sahneler geçişleri ve dizinin ambiyansı çok iyiydi. Uluç Bayraktar, geçen haftanın çok üzerinde ve film tadında bir bölüm hazırlamış.
- Karakterlerin çocukluğunu canlandıran oyuncuların, yetişkin oyuncularla benzerlikleri çok sevdiğim bir ayrıntı oldu. Ayrıca çocuk oyuncular oldukça yetenekliler ve duyguları çok iyi veriyorlar.
- Eleştireceğim tek konu: hayatta bu kadar fazla rastlantı aynı anda gerçekleşmez. Bu durum biraz gerçekten uzak izlenimi verse de konunun işlenişi oldukça iyiydi. Kurgu çok güzel yansıtılıyor ancak oldukça karışık. Özellikle total kitleye de hitap etmek isteniyorsa konu işleyişinin biraz daha basite indirgenmesi gerekiyor, kanaatindeyim.