İki Yabancı (Aşk Mantık İntikam,12.bölüm)
Yazar : Şehriban Simay DEMİR
Aşk Mantık İntikam dizisini izlemeye başladığım günden beri merakımı en çok cezbeden, Esra’nın Ozan’dan ısrarla sakladığı ve Ozan’ın öğrenmeyi dahi hak etmediğini düşündüğü esas ayrılık sebepleriydi. Sonunda o sır açığa çıktı ve gizli saklı hiçbir şey kalmadı. Esra bebeğini kaybetmiş ve artık uzun zaman önce bitmiş evliliğini bu şekilde sürdürmeyi gururuna yedirememişti çünkü belki de ilk defa o an fark etmişti, yüzüne bakıp gözlerindeki acıyı anlayamayan kocasının ne denli yabancılaştığını.
Daha önce Esra’nın ne kadar gururlu olduğundan ve gururu için her şeyi yapabileceğinden bahsetmiştim. Ozan onu parasıyla aşağıladı diye sırf ondan özür dilemesini sağlamak için şirkete dahi girdi ama Ozan’ın tüm hakaretlerine, onu sürekli aşağılamasına rağmen gururunu ayaklar altına alıp boşanma nedenlerini söylemedi. Bebeği için bile olsa Esra, bir başkasının ona üzülmesine ve acımasına ihtiyaç duymadan ayakta kalabilecek bir kadın. Zaten boşanmasının tek nedeninin bebeğini kaybetmesi olmadığı aşikâr. O evlilik, Esra ihmal edildikçe emekleri yok sayıldıkça ve aynı evin içinde iki yabancıya dönüştükçe bitmeye mahkûm olmuş. Esra’nın bebeğini kaybetmesi de aslında çok önceden biten evliliğin resmileşmesine neden olmuş, hepsi bu. Ozan bunların hiçbirini görmediği için her şeyi kendince yorumlamış çünkü bu kolayına gelmiş.
Ozan Korfalı, bu aralar nereden tutsam elimde kalıyor. Sevdiği kadına karşı kör ve sağır, etrafına karşı sürekli öfkeli; kimseyi dinlemiyor, kendi intikamı için başka birinin duygularıyla oynuyor, en yakın arkadaşım dediği Musa’ya bile sürekli bağırıp emirler veriyor. Ama en önemlisi dilinden asla düşürmediği, âşık olduğunu söylediği kadına devamlı hakaret edip onu aşağılıyor, gözü kendi yaşadıkları dışında hiçbir şeyi görmüyor. Esra’ya sürekli bencil, umursamaz, paragöz diyor da gördük ki Esra, evliliği bitene kadar çalışan, didinen, fedakârlık yapan tarafmış. Ozan’sa daha çok para kazanacağım, başarılı olacağım diye diye farkında olmadan kurduğu şirket uğruna her şeyini feda etmiş. Milenyum Soft için çocukluk aşkını, doğmamış bebeğini yani ailesini kaybetmiş. Evet, sonunda istediği gibi bir şirket kurdu; şimdi istemediği kadar çok parası var artık ama yanında ne sevdiği, uğruna her şeyi yaptığını söylediği karısı ne de bir ailesi var. O yüzden şirketi kaybetmemek adına, gerçeği öğrenmesine rağmen Çağla’yla evlilik aşamasına geldi. Ozan, para ve rahat bir hayat için sevgi dolu bir yaşamı bile isteye geride bırakmış görünüyor çünkü eğer o nikâhı yarıda kesmiş olsa Çağla’nın babasıyla karşı karşıya gelecek ve yüksek ihtimalle her şeyini feda ettiği şirketini de kaybedecekti. İşte bu yüzden hiç sevmese de istemese de Çağla’yla nikâh masasına oturdu. Bunca zaman Esra’yı suçladığı şeyi şimdi kendisi hayata geçirmiş oldu.
Çağla her şeyin farkında; sevilmediğinin de istenmediğinin de bilincinde. Üstelik Ozan’ın hâlâ Esra’yı sevdiğini biliyor buna rağmen Ozan’la evlenirse onu mutlu edebileceğini düşünüyor. Sorunun esas kaynağını görmediği gibi bir de bunun için Esra’yı suçluyor. Bu tamamen sorundan kaçmak demek ve Çağla, gerçekle yüzleşmek yerine saldırmayı tercih ediyor; her fırsatta Esra’yı hedef alıyor, halbuki onun muhatabı Esra değil! Esra’yı kıskandırmakla eline hiçbir şey geçemeyeceğini görmüyor bile. Sağlıklı düşünemiyor maalesef ve bence Ozan’a bu kadar takıntılı olmasının sebebi de geçmişi. Çağla, Ozan’ın ortalıktan kaybolduğunu görünce Çınar’a “Bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum, yine rezil olacağım.” dedi. Demek ki annesi dışında başka şekilde bir kez daha terk edildi ve sanırım onun tek istediği sevilmek ama anlayamadığı şey, bunun kalbi dolu, onu sevmeyen biriyle asla olamayacağı. Bu yüzden Çınar’ın dediklerini duymak dahi istemiyor.
Çınar, Çağla’nın aksine kendine karşı da etrafındakilere karşı da dürüst. Esra’yı ve onun duygularını önemsiyor. En önemlisi onu dinleyip anlamaya çalışıyor. Onun Ozan’a karşı olan hislerini yok sayıp sanki hiç olmamış gibi davranmıyor. Kendine de ona da zaman tanıyor, gerçekçi yaklaşıyor Esra’nın hayatına. Annesinin terk edip gittiği bir çocuk olarak onun da travmaları, güven problemleri var yine de Ozan’ın ya da Çağla’nın aksine sorunların üstünü örtmüyor, kafasına bir şey takıldığında ona doğrudan soruyor ve aldığı cevaba inanıp saygı duyuyor. Ozan’la evliliklerini ilk öğrendiğinde gidip Esra’ya hesap sormadı çünkü muhatabı Ozan’dı ve ortaya çıktığında bana neden söylemedin diye üstelemedi zira bu Esra’ya ait bir geçmişti ve Çınar’ı ilgilendirmezdi. Bu yüzden sadece “şimdi”yle ilgilenip onun duygularını öğrenmek istedi. Esra’ya hep iyi gelmesi dileğiyle…
Yazımı bitirmeden önce artık anlam veremediğim birkaç konuya değinmek istiyorum. Esra’nın evliliğini bitirmesindeki asıl sebebi başından beri hep çok merak etmiştim. Bu yüzden sürekli kırıntı aramaya başladım onu izlerken belki bir yerlerde, bir şeyler bulurum diye. Hastanedeki o konuşmada ve “Hâlâ canım yanıyor” dediğinde ilk kez bebeğini kaybetmiş olabileceğini düşünmüştüm sonra giderek kırıntılar yok oldu ve asla net bir ipucu verilmedi. Yine de en nihayetinde Esra’dan dinledik olup bitenleri. Yalnız bu konu öyle dan diye verilip sonra bir anda bambaşka bir yere o kadar çabuk vardı ki açıkçası ben mi bir şey kaçırdım diye kendimi sorgulamadım değil. Bunca zamandır beklediğim, hikâyenin üzerine kurulduğu olay, hızla oldu bittiye geldi; sindirmeye bile vakit bulamadım doğrusu. Öykünün üzerine kurulduğu asıl gizem buydu ve ben bununla ilgili neredeyse hiçbir şey göremeden çözüldü bitti gibi görünüyor. Ana hikâyenin böyle çabuk geçiştirilmesi, umarım çok daha sağlam ve en az bunun kadar kuvvetli yeni bir çatışmayla karşımıza geleceğindendir çünkü ben, Ozan’ın bu konuda ne düşündüğünü dahi anlayamadım. Gerçi artık Ozan’ın hiçbir yaptığına anlam veremiyorum. Çağla ile evlenmek istemesinin asıl nedeni Esra’nın ona oyun oynadığına inanması değil miydi? Gerçeği öğrenmesine rağmen bunu devam ettirmesi, esas sebebin o olmadığı anlamına geliyor o zaman. Evet, Ozan’ın güven problemi var kabul ediyorum ama her şey açığa çıkmışken yaptığı hatada devam etmesi onun sadece rahat bir yaşam istediği anlamına geliyor benim için.
Eee, peki şimdi ne olacak? Ozan her şeyi öğrenmesine rağmen o nikâh masasına geldiyse evet demesi, yüksek ihtimal. Biz şimdi ne izleyeceğiz: Eski karısını kıskanan, ona hâlâ müdahale etme hakkını kendinde gören evli bir adamın aşkını(!) ya da zorbalıklarını mı? Belki onu nikâha ne getirdi görmedik ama sonrasında yaşanan hiçbir şey umurumda değil doğrusu. Zaten Ozan bebeği öğrendi diye son anda vazgeçecekse hiç vazgeçmesin daha iyi; onun aşkına, sevgisine inanmayıp vazgeçmediyse şimdi vazgeçmesi, Esra nazarında ne ifade eder bilmiyorum ama benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Ozan ne yaptıysa kendi seçimi ve hür iradesiyle yaptı. Olayları bu raddeye kadar getiren de o. Çağla’yı o durumda bırakmak da başka bir kadına yapılacak çok büyük bir haksızlık olacaktır ve buna kimsenin hakkı yok. Lütfen yanlış anlaşılmasın amacım asla senaristlerimize müdahale etmek değil sadece kafamdaki karışıklığı gidermeye çalışıyorum çünkü artık bir yere oturtamıyorum olanları. Her şeyin yoluna girmesi temennisiyle.
O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek dileğiyle…