YAZAR: Ayça AKMAN

O3 yapım imzalı Son Yaz ilgi çeken castıyla seyir listemdeki dizilerden biriydi. İki saat yirmi dakikanın ardından, akan ve tempolu bir hikâyeye rast gelmiş olmanın huzuru bir yanda “Peki ya sonra?” sorusuna aldığım cevabın hayal kırıklığı diğer yanda oturdum yazımın başına.

Selim Kara’nın hikâyesine ortak ediyor bizi proje. Hayatını arabasının bagajına sığdırmış, “evi” işi olmuş, bu uğurda ailesini kaybetmenin eşiğine gelmiş bir savcı Selim. Sekiz yıl önce içeri attığı Selçuk Taşkın, yegâne varlığı, oğlu Akgün’ü koruması karşılığında organize suç örgütünün başı Halil Sadi Sancaktar’ı devirmek için muhbir olmayı kabul edince el mecbur, Akgün’ü kanatları altına alıyor Savcı Bey. Hiç beklemediği anda, eşi Canan’ın boşanma kararı da eklenince karmaşık hayatına, yamacımda mafyanın oğlu var, demeden düşüyor evinin yollarına, hikâye de böylece başlıyor. Gayet tempolu ilerleyen dizi ilk on beş dakikada tüm derdini koydu ortaya, bunu sevdim. İlk bölüm için aksiyon dengesi de iyi kurulmuştu. Ben yerli dizileri fazla uzun bulan bir seyirci olmama rağmen son yirmi dakika hariç, bölümü sıkılmadan bitirdim ki başlangıç için bu hiç fena sayılmaz. Ne var ki öykünün işlenişinde kafama yatmayan çokça yer olması inandırıcılığı yer yer zedeledi bu da dünyasına inanmamı zorlaştırdı. Gerçek hayatta bir savcı, ailesinin canını tehlikeye atmak pahasına böyle bir koruma işini yüklenir mi? Vallahi benim baktığım yerden bunun oluru yok. Sonra, aynı cumhuriyet savcısı “Kaçırıldım!”  diyen kızının peşine arabasıyla mı düşer yoksa anında polisleri seferber edip tak diye yollarını mı keser? Bu arada taş çatlasa iki saat sürecek yoldan ancak gece vakti kızına ulaşmasına yorum bile yapmasam iyi olur. Söz konusu aksiyon – polisiye olduğunda ayrıntılar gerçekten hayatidir ve çoğu zaman aksi düşünülse de meraklısı detay atlamaz. Çoğu yerde keşke birazcık daha özenilseymiş, diye düşünmeden edemediğimi, bu yüzden de dizinin ikna ayağının zayıf kaldığını söylemek zorundayım.

Sevdiği kadının hukuk fakültesine gideceğini öğrendiğinde hukuk seçmeye karar vermiş bir adam Selim. Karısı Canan kucağında bebeği, parmağında yüzüğü dereceyle okulunu bitirip avukat çıkmasına rağmen on sekiz yıl önce bırakmış mesleği amma ironi bu ya, aklında bile yokken savcı olan Selim, işine âşık bir görev insanına dönüşüvermiş yıllar boyunca. Oğlunun tuttuğu takımı bile bilmeyen, kızının “Düşe kalka unuturuz seni!”, “Ben uzaktan sevilmek istemiyorum!” isyanıyla karşılanan bir baba o… Ne oldu, nasıl bu duruma geldiler, bize henüz açılmasa da Selim karısına hâlâ âşık. İstanbul’dan Çeşme’deki evlerinin bitişiğine taşınması da ondan vazgeçmeyeceğinin işareti. Benim de hikâyenin akışıyla ilgili çekincelerim burada başlıyor zaten. Savcıda, kendi babasındaki “ailesini ihmal eden adam “ bakışı gören Akgün, belli ki “şehre bir yabancı gelir” temasının kuralını bozmayarak sadece kendi hayatını değil, başta Selim olmak üzere tüm Kara ailesinin hayatını kökünden değiştirecek, Yağmur’la aralarında bir ilişki başlayacak. Onlar mafyanın oğlu – savcının kızı çatışmasını sonuna kadar zorlarken Selim de ailesine kendisini kabul ettirmek için elinden geleni ardına koymayacak. Arada Sadi Sancaktar’ın avanesi de şöyle bir yoklayacak muhtemelen onları. “Peki ya sonra?” Bu noktada öyküde bir derinlik ve açılacak kanal görememiş olmak artı aksiyon ayağının zayıflayacağının işaretlerini vermesi, dizinin en büyük handikapı. Ha, beni şaşırtır bambaşka bir yol açar kendisine başımla beraber, o da benim yanılgım olsun!

Akgün, asi bir evlat tiplemesi… Tıpkı ilgi bekleyen Canan ve babaya tepkili, duygusal genç kız Yağmur gibi. Her ne kadar onlarla ilgili küçük bilgi kırıntıları önümüze sürülmüş olsa da derinlikleri olmadığından henüz, Savcı Selim karakterinin etkileyiciliğine ulaşmış değiller. Anasız ve mecburen babasız büyümüş olduğu dışında tek bildiğimiz, Akgün’ün de bu âleme yüzünü dönmüş, babasının izini rakip etmiş olduğu. Ancak toyluğu onun babasını hapse atan Selim’den şüphe etmesine, baba sözünü yok saymasına, nihayetinde de düşmanın kucağına düşmesine sebep oldu. Hayatlarını çalan kişinin, savcı olduğunu öğrendiğinde ortalığı birbirine katan Akgün’ün o dik burnu yere düşmeden, aile sıcaklığını yaşamadan ve kendi deyimiyle “aklı başında bir kız” bulmadan durulacağı yok ve bunun için de adres belli!

Diğer yandan Yağmur; annesinin mutsuzluğunu göre göre büyümüş, içindeki baba sevgisini öfkeye dönüştürerek motive olmaya çalışmış bir genç kız. Aslında anne kıza baktığımda rollerinin değişmiş olduğunu da görüyorum ben. Canan; ne kadar edilgen, kararsız, Selim’e odaklanıp hayatı kaçırmış bir kadınsa Yağmur; o kadar istediğini bilen, kararlı, girişken, özgür ve dik başlı bir ruh. Yardan denize atlayıp annesinin mutlu olmasını dilerken neyse Akgün onun hayatına beklenmedik anda beklenmedik şekilde girdiğinde yahut arabayla onu kurtarırken de o: Gözü kara! Arabanın “a” sından anlamadan direksiyon başına geçip bir de üzerine otobanda kovalamaca oynamasına başka ad bulamadım ben, rejiye selam olsun:)) Onların ilişkisi hikâyenin tam ortasında duruyor ve  erkek arkadaşı Kaan da durup olup biteni dışarıdan seyredecek gibi görünmüyor doğal olarak.

Ben  Selim – Akgün ikilisinin kimyasını sevdim. Onların sekansları açık ara, en akıcı olanlardı. Bu ayakta biz Sadi Bey’in oğlu Soner’le müşerref olduk ama, önce parmak kırıp sonra tırnak sökerek âlemde nam salacağını düşünen oğul yerine babayla da tanışsaydık da şöyle dişli bir rakip görseydi bu gözler. Bu arada Sadi Bey’i çok da büyütmemek mi lazım nedir?  Çeşme’de adamları yok herhalde ancak Gemlik’te sıkıştırabildiler Akgün’ü!

Son Yaz mekân olarak Çeşme’yi seçmiş kendisine. Böyle bir doğa güzelliği varken rejiye de fazla iş düşmemiş zaten. Yine de seçilen mekânları, çekim açılarını beğendim ben; bir olmamışlık çarpmadı gözüme. Akışta ve tempoda da hiç aksamadı reji. Günün sonunda oturmuş castı seven ve hikâyeye ilgi duyan seyircinin ilgisini çeker kanaatindeyim fakat zor bir günde. Yolu açık şansı bol olsun!

Yazan, yöneten, oynayan ve emek verenlerin yüreklerine sağlık.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.