ADI EFSANE Dizisi İlk Bölüm
Yazar: Sinem ÖZCAN
Oldum olası severim aykırı tipleri, onların derinindeki duyguyu ve dünyayı… Tanıtımlarından önce “Erdal Beşikçioğlu” adını duyduğumda yine bir “sınırda” karakterin geleceğini biliyordum. Tanıtımlar yanıltmadı beni. Formal bir meslekte de olsa “babalık” gibi alışıldık bir sıfatı da taşısa bambaşka bir tipleme çıkacağı belliydi.
Cumartesi akşamları benim için ekran karşısına geçmek güç. Malum çalışan insanın cumartesi gecesi altın değerinde… “İlk bölüme bi’ bakarım ama ekrandan izlemem zor.” demiştim kendi kendime. Fırsat buldukça tekrarlarına bakılacaklar listemdeydi açıkçası.
Bir yanda aile dramı, diğer yanda gençlik dizisi havası çiziyordu “Adı Efsane”… Açıkçası hangi gruba daha çok hitap edecek onu da kestirememiştim. Merakla oturdum bu akşam ekran başına.
Evlatlarını geri almak için zengin teyzeyle mücadele eden ve bu arada kendine bir hayat kurmaya çalışan eski basketbol efsanesi, ablası ölünce yeğenlerini sahiplenmek zorunda kalmış teyze; diğer yanda annesiyle yaşayan, mesleğine bağlı, katı, geçmişinde muhtemelen bir aşk yarası barındıran edebiyat öğretmeni, bir varoş lisesinde var olmaya çabalayan gençler… Aslında konu tanıdık… Tarık öğretmenin iki cephede mücadelesini izleyeceğiz belli. Ancaaakkkk fark, Tarık’la başladı bir kere… Tahminim yanıltmadı beni, tam bir “sınırda” karakter Tarık. Deli, serseri, öfkeli, hatta belli ki geçmişinde bir alkol problemi var ( karısının ölümüyle ilişkili mi o alkol işi, meraktayım) ama sevmeyi bilen bir adam o. Küçük kızına tutkuyla bağlı oluşu ipucunu veriyor. İlerleyen bölümlerde aynı tutkuyu takımı için de hissedecek, anlaşılan.
Zengin, soğukkanlı ve mantık insanı görünen Seçil’in de “unutamadığı” bir şey daha doğrusu biri var, Londra’ya kaçıp gitmek istemesi sadece yeğenleri için değil… Tarık’ın kızlarıyla arasındaki engel gibi görünse de yerli dizilerin klasik “kötü”lerinden değil Seçil, art hikâyesi var ve sanırım kendi içinde haklı gerekçelerini de göreceğiz.
Öykünün gençler kanadında dikkati çeken isim çetenin lideri Hakan. Akıllı, lider ruhlu, kendince de olsa ilkeli, hayata ve şartlarına öfkeli bir genç. İpin ucunu gördük onun da bir “baba” problemi var. Hayata öfkesi de belli ki buradan geliyor.
Babaya öfke duyan diğer isim Melis… Sevse de güvenemiyor babaya. Anlaşılan o ki geçmişte çok defa hayal kırıklığı yaşamış. Babasının onları bırakması yaşı çok küçük olan kardeşinde değil ama onda yara açmış. Teyzeye yakın görünse de ona da tam teslim olmuş değil. Git- gelleri çok olacak gibi…
İlk bölüm, kahramanlar çok seri ve birbiriyle ilişkileri çok doğru kurulmuş olarak verildi. İyi bir dünya kurmuş Devrim Yalçın. Hikâyenin temposu bir ara yavaşlasa da hızlı bir giriş ve finale doğru yeniden ritim kazanmasıyla dağılmadan bitti, ilk bölüm. Oyalamalar, lüzumsuz atraksiyonlar yapılmamış.
Erdal Beşikçioğlu, Tarık’ta o alışıldık ustalığını konuşturmuş. İlk andan empati yapıp Tarık’ı benimseyiveriyorsunuz, izleyici olarak. İzlemesi çok keyifli yepyeni bir Erdal Beşikçioğlu kimliği geliyor diye düşünüyorum.
Rojda Demirer, benim hep severek izlediğim bir oyuncu. Sakin, insanı dinlendiren ve ne yapıp yapıp kendine çeken bir oyunculuğu var. Bu defa da öyle… Yüreğimin bir yanı Seçil’de kaldı. Kızamadım, anlamaya uğraştım ben onu. Hele o “unutamıyorum” u merakımı fena gıdıkladı.
Benim için dizinin sürprizi Cem Yiğit Üzümoğlu oldu. Sanırım ilk dizi deneyimi… Değilse de ben ilk kez izliyorum. Çok ama çok beğendim ekran enerjisini… Ses tonu büyük avantaj, bakışları iyi kullanıyor ve sağlam bir duruşu var. Hakan’ı iyi anlamış ve iyi taşıyacak gibi duruyor.
Gençler grubunda gözümü yoran, Sibel oldu. Görüntü olarak da oyunculuk olarak da doğallaştırılması lazım gibi geliyor bana. Fikret’in ablası gibi görünüyor. Stylingin duruma el atması gerek diye düşünüyorum.
Hikâyede beni etkilemeyen tek yer Bahar & Tarık ilişkisi oldu. İlerleyen bölümlerde konu açıldıkça ilgimi çeker mi bilemiyorum ama şu an orada klasik bir aşk görüyorum ve pek de merak etmedim o aşkın nasıl gelişeceğini.
Söylemeden geçemeyeceğim dizinin müziklerini de çok beğendim.
Hikâye dolu görünüyor ve merak uyandırıyor. İlk bölümde ucu gösterilen iplerin nasıl dolaşacağı ve hayatların nerede nasıl kesişeceği ilgimi çekti. Özetle fırsat buldukça izlerim netten, diye ekran karşısına geçip “Aaaa, ben bunun takipçisi olurum!” diyerek kalktım. Emeği geçen herkese teşekkürler. Umarım reyting listesinde hak ettiği yeri bulur Adı Efsane.