YAZAR:Şehriban Simay DEMİR

Bu hafta ekran karşısından kalktığımda ruh hâlim karmakarışıktı ve ne hissedeceğimi, nasıl fikir yürüteceğimi bilemez hâldeydim. Aşk Mantık İntikam, izlerken birçok yönüyle düşünmeme sebep oluyor ve bu çok hoşuma giden bir özelliği. Görebiliyorum mesela, bir insanın ne kadar hırslı olabileceğini, küçücük bir yanlış anlaşılmanın nasıl büyük sorular çıkarabileceğini ya da asıl önemli olanın güzel sevmek olduğunu. Bu hafta bölüm sona erip düşüncelerimle baş başa kaldığımda bir kez daha anladım ki sevmek asla “tek başına” yetmiyor. Ozan ne kadar çok severse sevsin; bu, yaptığı hataları telafi etmeye yetmiyor, Esra’ysa sevdiği adam ve onun itibarı arasında sıkışıp kaldı.

Esra bugüne kadar en çok çekindiği, adım adım kaçtığı durumun tam ortasında buldu kendini, üstelik bir tek kendi gururu değil Ozan’ın bütün hayatı, şerefi de söz konusuydu. Aslında bu tehdit ilk başta bana çok saçma ve altı boş geldi çünkü bu Çağla’nın da kaybetmesi anlamına geliyordu ama sonuç olarak Esra’nın riske atamayacağı ve çok değer verdiği iki şeyi kapsıyordu: Gururu ve Ozan’ın haysiyeti. Biliyoruz, Esra öyle bir duruma düşmektense aşkını içine gömmeyi tercih eder, bunu asla sindiremez; ayrıca bu olay duyulursa kendi aileleri önünde düşecekleri durumu, Ozan’ın cemiyet ve iş hayatında yaşayacağı zorlukları düşünüyor. Ozan’ın bir daha düşerse kalkamayacağını zannediyor. Halbuki o eski Ozan değil; Esra’nın idrak edemediği şey de tam olarak bu. O zeki bir kadın, şirketin Ozan için ne kadar değerli olduğunu çok iyi biliyor. Hatta o şirket için neleri feda ettiğini en iyi bilen kişi o. Ozan’ın yeniden parasız kalması önemli olmazdı Esra için ama Ozan belki bilinçli belki bilinçsiz, ne zaman Esra’yla kurmak istediği şirket arasında kalsa tercihi hep şirket ve uygulama oldu geçmişte. Onun hayatındaki öncelik hep Milenyum Soft’tu ve Esra bunu böyle benimsemiş durumda. Bu yüzden Ozan’ın yıllarca dişiyle tırnağıyla kazıya kazıya büyüttüğü şirketiyle, yeni başladığı hayatıyla sınansın istemedi ve Ozan için ondan vazgeçti. Başta neden Çınar’ı karıştırdı ki işin içine desem de Ozan’ın belki de kabul edebileceği tek sebebin Çınar olduğuna ikna oldum. Bu saatten sonra Ozan “Seni sevmiyorum.” lafına inanmazdı ve Esra bunu çok iyi biliyor. Ayrıca hatırlarsınız Ozan, Çınar konusunda birçok kez Esra’yla karşı karşıya gelmişti. Yani hem Çınar’la ilgili bir hesaplaşmaları vardı hem de Ozan’ı bir kez daha en yaralı yerinden vurmak doğru düşünmesini engelleyecekti kanımca.

Esra çok ağır bir yük sırtladı fakat burada esas işin Ozan’a düştüğünü düşünüyorum zira artık hata yapma hakkı yok. Ozan, daha önce Esra’nın yüzüne bakıp hiçbir şeyi anlamadığı, sevdiği kadının içi kan ağlarken onun acısını hissedemediği için kendini suçluyor. İşte bunun için Esra’nın gözlerindeki acıyı ve çaresizliği artık görmek zorunda yoksa bir kez daha sadece söylediklerine kanıp vazgeçerse onu ebediyen kaybeder. Ozan’ın bir daha aynı hatayı yapmayacağını, ne olursa olsun bu duruma inanmayacağını, neler olduğunu öğrenmeden bu olayın peşini bırakmayacağını düşünmek istiyorum. O, bir kere sadece duyduklarına inanıp Esra’ya inat olsun diye yanlış bir karar vererek başkasıyla evlendi ve şimdi aynı yanlışı yapıp boşanmaktan vazgeçerse onun söylediklerine inanmasa bile Esra’yı kaybeder. Bundan dolayı ilk temennim Ozan’ın, Esra için değil yanlış bir evlilik yaptığı için boşanma kararında ısrarcı olması. Böyle olursa Çağla’nın asıl sorunun Esra olmadığını ne olursa olsun bu evliliğin bitmeye mahkûm olduğunu göreceğini umut ediyorum.

Bildiğimiz üzere Esra bu ilişkinin mantık tarafıydı ve onun için duygular, ikinci planda kalırdı. Her ne kadar şu an yine öyle hareket ediyor gibi görünse de gerçekte ağır basan duyguları; bundan dolayı doğru düşünemiyor, bu tehdidin artı ve eksilerini hesaplayamıyor ve bana kalırsa bu olayla birlikte roller de değişmeli. Artık mantıklı düşünmesi gereken kişi Ozan, en azından beklentim o yönde. Ozan’ın mantığına kulak vermesinin, tek ve güçlü durmasının zamanı geldi. O bugüne kadar hep bir yardımla ayağa kalktı; önce Esra sonra Çağla’nın babası tuttu elinden, amenna fakat esas işi yapan, uygulamayı geliştiren, strateji belirleyen hep oydu ve o artık eski güçsüz adam değil. Çağla ne kadar uğraşırsa uğraşsın Ozan’ın tüm mal varlığını elinden alamaz. Üstelik Ozan yılın iş adamı olmuş, “Yakındakiler” uygulamasının patentli sahibi ki uygulamanın ne kadar popüler olduğu da ortada. Bugün kendi ayrılmak istese peşinden koşacak onlarca teknoloji şirketi olduğu da su götürmez bir gerçek. Yani Çağla’nın babası desteğini çekse de Çağla yüklü bir tazminat alsa da Ozan, asla sıfır noktasında başlamayacak yeniden, Esra’nın anlayamadığı, düşünemediği şey bu.

Ozan’la Esra’nın ilişkileri kaldığı yerden devam edemeyecek kadar yaralanmış durumda. Birlikte olmak istiyorlarsa yeni bir başlangıç yapmaları şart; tek tarafın uğraştığı, fedakârlık yaptığı bir ilişki değil kastım, ikisinin de el ele verip birbirlerinden destek alarak kurmaları lazım bu yeni dünyayı ve bu, Milenyum Soft’ta olacak şey değil. Ozan’ın Esra’yı içine düştüğü o çaresizlikten çıkarmasının, belki de artık onu da yanına alıp yepyeni bir şirket kurmasının zamanı geldi. Tabii Ozan tüm bunları idrak edebilecek durumda mı ondan tam emin değilim. O bugüne kadar hep duygularına göre davrandı. Bir şey yaptığında anlık hareket edip önünü ardını düşünmedi sonrasında ne olacak diye sorgulamadan atladı olaylara. Çağla’ya evlenme teklif ettiğinde de nikâhta evet dediğinde de aynı şeyi yaptı. Ozan’ın artık bazı şeyleri öylece kabul etmeyip sorgulaması gerekiyor ve listenin en başında da Çağla geliyor. Çağla sürekli onu manipüle ediyor ve o bunun farkına bile varmıyor. O üzülmesin diye her istediğine evet, diyor ve Çağla da bunu kendi lehine kullanmaktan asla kaçınmıyor. Çağla’yı izlerken artık gördüğüm tek şey oyuncağını alabilmek için ağlama numarası yapan şımarık bir kız çocuğu. Esra’ya yaptığı şantajla kendini de aldatılan mağdur kadın gibi göstermeyi hedefliyor. Ne kadar acınacak bir hâlde olduğunun farkında bile değil. Sırf Ozan’ın ilgisi onun üzerinde değil diye bile isteye hem kendine hem de Ozan ve Esra’ya acı çektiriyor. Kendisi mutlu değilse eğer Çınar da dahil hiç kimsenin mutlu olmasına tahammülü yok. Esra’yı tehdit ederken de Mert’le birlikte olurken de düşündüğü tek şey kendi mutluluğuydu. Eskiden onun takıntılı bir âşık olduğunu zannederdim ta ki Mert gelene kadar. Artık Ozan’a zerre kadar âşık olduğuna inanmıyorum. Âşık insan sevdiği kişiye kızdı diye gidip başka biriyle birlikte olmaz, olmamalı. Onun da dediği gibi parayla sahip olamayacağı tek şey Ozan. Hastalıklı bir şekilde ona kafayı takmış durumda ve bunun için elinden ne geliyorsa yapmaya hazır çünkü onun özene bezene tamir ettiği oyuncağı şu an başkasının elinde ve buna tahammülü yok. Bu uğurda tüm cemiyetin diline düşmek bile umurunda değil. Yalnız söylemeyeyim diyorum yine dayanamıyorum; zenginler dünyasında en büyük skandal bile iki gün sonra unutulup gidiyor, magazinsel durumları çok da büyütmemek gerek.

Çağla, Esra’ya nasıl açık açık savaş ilan ettiyse Çınar da Ozan’a savaş açmış durumda. Çınar gereğinden fazla hırslı ve düşündüğü tek şey Esra’nın kalbine girebilmek. Ne Milenyum Soft ne de babasının emekleri umurunda , yeter ki Ozan’a yenilmesin. Bu noktada onu Çağla’dan farklı görmüyorum; Çağla nasıl, ne olursa olsun Ozan benim olacak modundaysa Çınar da Esra için aynı şeyleri düşünüyor. Esra’nın Ozan’ı hâlâ seviyor oluşunu kaldıramıyor. Üstelik Çınar daha ılımlı görünse de en az Çağla kadar saplantılı; sadece çok daha sabırlı o kadar. Antalya’da Ozan’a saldırırken “Esra’dan uzak duracaksın!” çıkışı da, Çağla’nın Esra’yı tehdit ederken “Ozan’dan vazgeçeceksin!” sözüyle aynı tehditkâr nitelikteydi. Olup bitenler Çağla gibi onun da egosunu zedeliyor ve kabullenemediği için elinden geleni ardına koymuyor. Bunun için bir yıllık projeyi de emeklerle birlikte hiçe sayıp iptal edebilecek kadar hırslanmış durumda. Aslında Çınar, öfkesine hakim olabilecek bir yapıda fakat annesinin yaptığı psikolojik baskı, bir türlü hislerini Esra’ya anlatamaması ve sürekli Esra için Ozan’la karşı karşıya kalıp kaybetmesi sinirlerini yıpratıyor. Bugüne kadar hiç sorumluluk almamış bir insan olarak birden bu kadar çok sorunla başa çıkmak zorunda kalması sürekli patlamaya hazır bir bomba gibi dolanmasına neden oluyor. Fakat bence bu kadar öfkeli olup her yere saldırmasının asıl nedeni Esra’nın hâlâ Ozan’ı sevdiğini ve onu da sadece bir arkadaş olarak gördüğünü biliyor oluşu. Daha önce arkadaşlığı yetiyordu kendisine ama şimdi Esra’ya doğru attığı her adımda, karşısında Ozan’ı buluyor ve ne kadar severse sevsin, sevgisi Esra’nın onu sevmesine yetmiyor. Artık her an, her zorlukta yanında olan Çağla da yok zira annesi onun aklını tamamen çelmiş durumda. Yalnız kaldıkça da Esra’ya olan aşkı takıntıya dönüşüyor. Umarım bu büyük hırsı ve saplantıya dönüşmeye başladığını hissettiğim aşkı, tanıdığımız güzel kalpli Çınar’ı yok etmez.

Esra verdiği kararla oyunda pek çok taşı yerinden oynattı. İstemeden Çınar’ı oyununa dahil etti ve bu Çınar için büyük bir fırsat olacak gibi görünüyor. Çağla kazanabileceğini zannediyor fakat anladığım kadarıyla en az onun kadar saplantılı bir insanı başına sardı. Diğer yandan Ozan yine bir yıkımla karşı karşıya ve ne yapacağını merakla bekliyorum.

O zaman bu haftalık da benden bu kadar haftaya yeniden görüşmek üzere.

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.