Kuzgun’un Dila Çıkmazı
Yazar: Ayşe KUTLUHAN
Çözmek için kafa yorduğum ancak bir türlü parçalarını bir araya getirip de birleştiremediğim bir yapboz oyunu gibi Kuzgun dizisi. En başta Rıfat olmak üzere Kuzgun, Dila, Bora, Ali ve hatta bütün karakterler, bu yapbozun nereye koyacağımı bilemediğim birer parçası. İşin ilginç tarafı, esasında her bölüm bazı karakterleri yapbozun bir yerine bir şekilde yerleştiriyorum ancak diğer bölümde devamını getiremiyorum. Sil baştan başlamak zorunda kalıyorum, oyuna. Tam yedi bölümdür süregelen bu durum, geçen hafta kartların tamamen açılmasıyla son buldu derken bu bölüm sonundaki ters köşeyle dumur olmuş bir şekilde kalktım, ekran başından, bütün parçalar darmadağın oldu yine. Şimdi izninizle dağıtmış olduğum yapbozumu biraz olsun tamamlamaya çalışacağım. O kadar beklenmemiş bir bölüm sonuyla karşılaştım ki beynim tamamen ambale olmuş bir şekilde. Bu yüzden sürçülisan edersem şimdiden affola.
İntikam için geri dönen Kuzgun’a ‘’İntikam aldırtmam!’’ diye diklenen Dila’nın, babasının koltuğuna oturduktan sonra Kuzgun’la çalışmak istemeyeceğini az çok tahmin etmiştir, herkes. Dila’nın kuralları çiğnemesi ve Behram Adıvar’ı karşısına alması tabii ki de cezasız kalmayacaktı. Yirmi yıldır süregelen bu düzene başkaldırıp en tepedeki kişiye karşı çıkmanın cezası, ölüm olması gerekirken neden Kuzgun ve Dila evliliği öne sürüldü, diye düşünmeden alamıyorum kendimi. Ya da Dila’nın cezası, neden Kuzgun tarafından kesilmeye zorlandı? Bin bir tane soru çıkartabilirim size bu bölüm, Dila ve Kuzgun çıkmazından. Dila, Kuzgun’u bu camiada güçlenmeden yok etmek derdine düşerken maalesef kendisi güç kaybetti ve sonuç olarak kurtulmak istediği Kuzgun’a muhtaç bırakıldı. Hikâyenin bu şekilde evrilmesini sevdim ben, açıkçası.
Kuzgun, bu bölüm duygularıyla çok fazla sınandı. Dila’yı sevmektense kalbini söküp atacağını dile getirmesine rağmen onun öldürülmek istenmesini de görmezden gelemedi. Kuzgun, aklı ve kalbi arasında kaldığını kabul etmese de Dila silahlı saldırıya uğradığında ben, Kuzgun’un gözlerindeki korku ve endişeyi fazlasıyla hissettim. Duvardaki resmi istediğin kadar sil Kuzgun Cebeci, senin kalbin Dila’yla sınandı ya sen artık iflah olmazsın. Bir de dip not vereyim: Kuzgun, Dila’yı korumak için onunla evlenmiş olabilir ancak bu evlilikle birlikte onu korumak dışında kendini yukarıya taşımak adına ekstra planlar yaptığından da şüphem yok. Her şekilde bu eylemi kendi çıkarları doğrultusunda kullanacaktır. Eee, tabii aynı ev, aynı çatı ve hatta aynı yatak odası girince işin içine, inkâr edilen duygular, öfkeyle harmanlanıp müthiş bir tutku çıkaracaktır ortaya. Bu da işin eğlenceli tarafı olacak, zannımca.
Dila’nın aykırı ve uslanmaz bir yapısı olduğunu en başından beri az çok biliyorduk. Hayatı boyunca kabul ettikleri ve etmedikleri arasında sıkışıp kalarak oradan oraya savrulmuş bir karakter, Dila. Bir adalet insanı olarak babasının illegal işlerine rağmen onu savunup kirli tarafa geçişini kabul etmedim, tabii fakat onu bir evlat olarak anladım. Kuzgun’u ve annesini kaybettikten sonra babası, sığındığı tek limanıydı Dila’nın. Onu da kaybetmeyi göze alamaması kadar olağan bir şey yoktu neticede. Buraya kadar bana normal gelen olaylar Dila’nın, babasının koltuğuna oturmasıyla yön değiştirdi, bende; daha doğrusu babasının koltuğuna oturmaya zorlanmasıyla. Ali varken Rıfat’ın yerine Dila’nın seçilmesinin altındaki amacı sorgulamış ve onun, Kuzgun’la Rıfat’ın ortak zaafı olduğundan Behram’ın, Dila’yı seçtiği yargısına varmıştım, geçen haftaki yorumumda. Ancak bu hafta olaylar o kadar farklı yönde gelişti ki amacın Dila’nın sınırlarını zorlayarak Bilgin ailesini, Kuzgun’un avucunun içine bırakmak olduğuna kanaat getirdim. Neticede Kuzgun ve Dila evlendi ve aynı evde yaşamaya mahkûm edildi; üstelik bu evliliğin gerçek bir evlilik olduğunu herkese ispatlamak şartıyla.
Dila ve Kuzgun’un bu beklenmedik durumu, Bora’yı biraz kenara itti sanki. Bora’nın bu hikâyedeki yeri, çıkmak için yeltendiği her basamakta Kuzgun’a çelme takmaya çalışmak olacak, muhtemelen. Ne kadar başarılı olur tartışılır. Zira bu bölüm engellemeye çalıştığı sevkiyatı, Kuzgun’un ambulanslarla başarılı bir şekilde tamamlaması buna en büyük örnek. Bu arada Kuzguncuğum ambulans can kurtarır, can almaz. Paçayı kurtarmak adına çok kötü örnek oldun, teşekkürler.
Kuzgun ve Dila için icazet çıktığını düşünmüşken aslında ikisinin de birer aday olduğunu öğrendik, bu bölüm. Hangisi verilen görevi tamamlarsa Behram’dan icazeti o alacak ve masaya oturacaktı. Dila, baş kaldırmasının bedelini Kuzgun’la evlenerek ödemek zorunda kaldı. Kuzgun’sa hem teslimatı başarıyla yaparak hem de Dila’yla evlenerek icazet almayı garantiledi. Kuzgun, artık o masaya oturacak ve adım adım kendini yukarıya taşıyacaktır, bundan hiç şüphem yok fakat bu durumda Dila’nın o masadaki yeri ne olacak, meraktayım. Sanırım buna yönelik bir sonraki bölümde elimizde daha sağlam veriler olur.
Her geçen bölüm, Kuzgun’un hırslarının daha fazla katlandığına şahit olmaya başladık. Öyle ki en tepeye ulaşıp Behram’ı öldürmeyi bile göze almış durumda. Ancak hâlâ idrak edemediği bir gerçek var ortada: Behram’ın gücü. Onun yirmi yıldır bu örgütün başında olduğu aşikâr. Yıllardır düzeni bir şekilde sürdürmüş ve birini devirmeden bir diğerini onun yerine koymak için hazırlamaya başlamış; tıpkı Rıfat’tan vazgeçip Kuzgun’u devreye soktuğu gibi. Açıkçası Rıfat’ın ‘’Behram istemeseydi bütün bunlar olmazdı.’’ demesinden yola çıkarak ben Behram’ın, çevresinde olan her şeyden haberi olduğuna inanıyorum. Kuzgun’un, Şeref’i vurmasından tutun da Rıfat’ı yakalatmasına kadar pek çok olayı biliyordu, o. Bora’ya kendini “Behram” olarak tanıtan adamın, Kuzgun için ‘’Bunları bilmediğimi nereden biliyorsun?’’ demesi de bu düşünceme sağlam delil sanırım. Peki, o hâlde, her şeyi adım adım takip eden ve herkesi bu kadar yakından tanıyan bu adam, Dila’nın polisle işbirliği yaptığından haberdar olmaz mı? Behram’ın henüz kim olduğunu bilmesem de zekâsına fazla güveniyorum sanırım. Bu yüzden Dila ve polis işbirliğinin de bu oyunun bir parçası olduğuna inanmak istiyorum.
Geçtiğimiz hafta etiketinin hakkını fazlasıyla veren ve bize “Evet, yeni başlıyoruz.” dedirten bir bölüm seyretmiştik. Zira Kuzgun, yirmi yıldır içinde biriktirdiği intikamını almış ve babasına verdiği sözü de tutmuştu. Bu hafta bölüm, yine etiketine uygundu ve Kuzgun’un, Dila’nın çıkmazına girdiğini izledik. Dila’nın hiç tereddüt etmeden babasının kirli işlerinin içine girdiğini düşünürken aslında onun başından beri polisle işbirliği içerisinde olduğunu, Kuzgun’unsa Dila’yı korumak için giriştiği evlilik planında aslında Dila’nın tuzağına düştüğünü örendik. Son sahnedeki ters köşede beni tatmin etmeyen bir şeyler var. Tamam, Dila’ya polis tarafından yapılan teklif asla reddedilemeyecek bir teklif, bunu kabul edip kendini ve ailesini temize çıkarmak istemesinden daha olağan bir şey olamaz. Ancak Rıfat’ın aklanıp cezaevinden çıkması bence imkânsız ve bu anlaşmada Dila’ya sunulan tekliflerin içinde babasını da kurtarmak var. Aklımda bu olaya yönelik bin bir türlü teori var ancak sunmak için biraz daha veriye ihtiyacım var. Umarım gelecek bölüm biraz daha aydınlanırız.
Genel Notlarım:
- Kumru’nun zekâsını ve intikam hırsının abisi gibi olduğundan hiç şüphem yoktu. Şermin’in Kumru’nun eline bıraktığı bombanın, Şermin’i hedef alacağından da şüphem yok.
- Kartal’ın, adının özelliklerini asla taşımadığına artık net kanaat getirdim. Ali’nin tuzağına o kadar güzel düştü ki bu saflık değil direk aptallık derim, ben. Ali’nin eline o kadar müthiş bir koz verdi ki zannımca onu bu cendereden sadece Kuzgun kurtarabilir. Sen, o abinin ayağına paşa paşa gideceksin, Kartal Cebeci! Azıcık kız kardeşini örnek al.
- Üç bölüm önce Dila’yı delice suçlayan Meryem Cebeci’nin, bu bölüm ona üzülmesine pek anlam veremedim açıkçası. Üzüntüsü asla Kuzgun’un, düşmanının kızıyla evlenmesi değildi; bu bariz belliydi. Üzüntüsü Dila’nın mutsuz olmasıydı. Neyse cici gelinine madem üzüldün artık ona bol bol destek olursun, Meryem Cebeci!
- Dila ve Kuzgun sahnelerinde kullanılan müzikleri çok sevdim. Yerindeydi ve sahneye anlam katmıştı. Ben, bu hafta Dila ve Kuzgun sahnelerini ilk kez çok beğendim. Karşılıklı sahneler oturmuş gibiydi. Duyguların bana geçmesi, beni mutlu etti açıkçası.
Muhtemelen bambaşka bir rota bekliyor Kuzgun’da bizi, önümüzdeki hafta. Ben kendi adıma oldukça heyecanlıyım. Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık.
Sevgiler.