Masumiyet Diye Bir Şey Yok, Hayat Herkese Bir Suç Yükler
Yazar: Serap SUBAŞI
Nasıl başlayayım, neler diyeyim bilemiyorum. Şahin Tepesi, yazmaya başlama dönemimde bana eşlik eden bir yapımdı. Bitişine çok üzüldüm desem az kalabilir. İnsan ilk göz ağrısından vazgeçebilir mi? Bu nedenle üzüntümü ve kabullenmeme durumumu mazur görün. Vedaları oldum olası sevmemişimdir. Bir de zamansız vedalara gücüm yetmez benim. Ben bu hafta yazımda izninizle hem bu geride bıraktığımız beş haftaya teşekkür, hem de bu hafta izlediğimiz bölümün yorumunu yazmak istiyorum.
Şahin Tepesi konusu, senaryosu, oyuncu kadrosuyla dikkatleri üzerine çekip bizi kurdukları dünyaya inandırdı. Uzun soluklu olacak yapımların başında geldiğini umut ederek yola beraber başlamıştık. Büyük rekabetlerin olduğu bir günde serüvenine başladı. Aslında sağlam kitleye ulaştı desem yanılmış olmam ama reyting girince işin içine, kaçınılmaz son gerçekleşti ve veda çanları çaldı.
Şu zamana kadar izlediklerimiz adına birkaç bir şey söyleyeceğim. Tuna kendi dünyasını yaratırken bir imparatorluk kurmuş, etrafını emir erleri gibi görmüş ve herkesi yarattığı dünyaya hapsetmiş. Kimse bu dünyadan bir adım bile atamaz ve kuralların dışına çıkamazmış, ona göre ama kurduğu dünyanın temelleri sağlam olmadığı için ne kadar çırpınsa da çöküşünü izleyeceğimiz aşikârdı. Her yaptığının bir sebebi ve uydurulmuş kılıfı var ona göre. Demir’i elde etmek için Melek’i ailesinden uzaklaştırdı çünkü Demir’i istiyordu. Ceylan’ı sevgilisinden ayırdı çünkü onu bir servet avcısı olarak görüyordu. Deniz’le beraber amcasını göle attı çünkü Deniz’in üzülmesini istemiyordu ve kızıyla birlikte hapse girmekten korkuyordu. Onun kurduğu dünyada her şeyin bir çözümü ve kurtuluşu vardı. bu belli bir müddet her şeyin çözümü de oldu, kurtuluşu da. Ta ki bu yaptıklarının şahitleri, hesap sormaya başlayıncaya kadar.
Mete ve Deniz’in Akdora ailesinin karşısına el ele çıkmasında bırakmıştık bir önceki bölümü. Bu sahnedeki Ceylan tavırlarıyla beni temsil ediyordu, sanki. Tuna’nın bu işe izin vermeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü ve Tuna’nın buna neden izin verdiğini sorgulayıp durdu, bölüm boyunca çünkü gerçek duygusunun bu olmadığını biliyordu Tuna’nın. Deniz’in tutarsız tavırlarını Mete ve Deniz’in evlenmek istemesine ve ilişkilerine bağlayıp kılıf uydurdu, Tuna. Mete ummadığım kadar Tuna’nın elini kolunu bağladı ve giderek dozu artırdı. Bu da Tuna’nın, Mete’nin isteklerinin dışına çıkamamasına sebep oldu. Ben, Tuna zekâsıyla yine kıskıvrak bir plan ve hızlı sonuç bekledim ama olmayınca hem Deniz’in yaşadıkları hem de Demir’in gidişiyle gücünü gittikçe kaybettiğini düşündüm.
Gücü ve kaybedecek bir şeyi kalmamış biri ne yapar? Tabi ölümden başka çözüm aramaz. Tuna ayağına dolananların çoğuna yaptığı gibi, Mete’yi de öldürmek istedi ve planını kurdu. Hazır Ceylan’ın arabası da bozulup duruyorken bunu fırsata çevirmeye karar verdi. Sadece Mete’yi öldürmeye odaklandığı için çevresinde olup bitenleri hesaba katmadan harekete geçti ama oklar yön değiştirdi. Bir cana kastederken iyi düşün, gün gelir o kastedilen can, senin canın olabilir. Nitekim, bu plan Efe ve Verda’yı, Cem’i kurtarmaya giderken kendi canlarından edecekti. Bence dizi devam edecek olsa bölümü Efe ve Verda’nın bu sahnesinde bırakacaktık ama son dakikada yine güzel bağlanmış en azından sonuçlarını gördüğümüz bir sahneyle Şahin Tepesi‘ne veda ettik.
Mete, Deniz ve Tuna birini öldürmekten hüküm giydiler. Böylelikle hak yerini buldu. Her şeyini kaybetti Tuna ama onu görmeye Melek’in gelmesi çok ince ve güzel detaydı. Efe ve Verda’yı, Demir’in nerede olduğunu, Cem’in neler yaptığını, Erkan’ın teklifini görebilseydik keşke. Tuna o durumda bile Melek’in Demir’i istediğini ve olanların sebebinin bu olduğunu vurguladı ama o yüzüğün sahibinin Erkan olmasına sevindim, ben. Eğer Demir olsaydı klişe bir şey izlediğimizi düşünecektim.
Severek izlediğim Verda ve Efe’den bahsetmeden veda edemem. Heyecanla bir aşka başlarken yarım kaldılar. Aybüke Pusat ve Boran Kuzum uyumunu bu kadar dozunda ve güzle olacağını düşünmemiştim. Hayatımıza dokunan Efe ve Verda’yı bize tanıttıkları için teşekkürler. Leyla Tanlar ve Mustafa Mert Koç sizleri ilk defa bir dizide izledim ve sahnelerinizdeki enerjiyi çok sevmiştim. Tekrar sizleri izlemek dileğiyle.
Biz genel olarak kötü karakterlerin galip geldiği veya yönettiği dizileri sevmeyiz bu hikâyede bize karakterleri sevdiren:
Zerrin TEKİNDOR: Bizi tüm jest, mimik ve hareketlerinle Tuna’ya inandırdığın, yaşattığın aynı zamanda onu sevmememizi sağladığın için; güçlü, zeki, ama aynı zamanda kötü bir karakteri hayatımıza ve aklımıza kazıdığın için teşekkürü bir borç bilirim. İzlemek, seni merak etmek ve yaşadığın duygularda sürüklenmek çok keyifliydi. Tekrar izlemek dileğiyle.
Ebru ÖZKAN: Bu kadar saf, zarif ve naif bir karakteri tüm sakinliğin ve duruluğunla yansıttığın ve Melek’i sevdirdiğin için ve Melek’i bize çok iyi şekilde yansıttığın için teşekkürler, Melek’i senden izlemek çok güzeldi. Erkan’la sahnelerinizi iple çektiğim ve dört gözle izlediğimi de itiraf etmem gerek. Tekrar izlemek dileğiyle.
Kaan TAŞANER: Bu denli kibar, zarif bir adamı çok doğru canlandırdığın ve sevdirdiğin için çok teşekkürler. Seni izlemekten keyif aldığımı söylemek isterim. Umarım başka projelerde tekrar görüşürüz.
Esra DERMANOĞLU: Ceylan karakteriyle ilgili merak ettiğim çok şey vardı ve beni şaşırtacağı günleri iple çekerek izliyordum. Ceylan’ı bize çok fazla anlatma fırsatın olmadı ama başka bir yerde, başka birilerini anlatman dileğiyle.
SON’dan önce,
-Mete’nin arabaya binmemesine bir açıdan sevindim, yaptıklarından ölünce kurtulmuş olacaktı ama hiç bir suç cezasız kalmamalı.
-Efe’nin Verda’ya hediyesi çok ince düşünülmüş anlamlı bir hediyeydi, bence.
-Erkan ve Ceylan araba sahnesinde, bir an durup ”Ne izliyoruz biz” diye söylendim ama Erkan’ın durumu toparlamasıyla, her zaman kibar tavrıyla ona bu şekilde bakmadığını dile getirmesiyle bir ”ohh” çektim.
Söylemeden geçemeyeceğim. Şahin Tepesi gerek senaryosuyla, gerek çekimleri, gerek müzikleri ve oyuncularıyla çok iyi bir diziydi. Bu şekilde bitmeyi hak etmedi. Her ne kadar final olsa da merakıma yenik düşüyorum. Melek istediklerine nasıl ulaştı? Efe ve Verda nasıl evlenmeye karar verdiler? İzlemek ve öğrenmek istediklerimi sayarsam yazı bitmez sanırım.
O zaman son olarak; Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine. Sonsuza kadar mutlu yaşadılar diyelim, göremesek de.
Yazan, yöneten, oynayan ve set arkasındaki kahramanların emeklerine sağlık! Sağlıcakla kalın!