Yazar: Büşra GEZGİN

Maraşlı’da önceki bölümü acaba İlhan son anda ölümden kurtulur mu merakıyla bitirmiştik ama bu bölüm öyle küçük bir detay olarak kaldı ki İlhan, karmakarışık zihnimdeki düşünceleri yazarak toparlamaya çalışacağım.

Maraşlı’nın olaylara bu gözü kapalı dahil olma hâli etrafı kuşkulandırmıştı ama mesele artık çok daha ileri boyutlarda. Behram da farkında Celal’in sadece bir koruma veya eski asker olmadığının. Sergide hem canlı bombayı hem keskin nişancıyı aynı anda  etkisiz hâle getirmek herkesin yapabileceği bir şey değil malum. Behram’ın varlığı olaylara terör olgusu katıyordu ve bu hem Savaş’a hem de suçlarına suç katan İlhan’a yüktü. Evet, İlhan her şeyi itiraf edip Behram’a ölmeye gitti ancak hikâyenin bu kadar içinde olan bir karakterin böyle ölmesi beni üzerdi çünkü Ozan’ı öldürmesi cezasız kalmamalı. Behram ise Maraşlı’yı az çok anlamasına rağmen yine de intikam peşine düştüğünde onun kanacağını sanarak belki de şimdiye kadarki en büyük yanlışını yaptı. Behram malları alıp ortadan kaybolabilirdi ancak Maraşlı için kaldı ve böylelikle ciddi uyuşturucu trafiklerinde rol oynayan bir terör örgütü mensubu yakalanmış oldu. Onun gibi bir adam kolayca ölmemeliydi ki öyle de oldu.

Maraşlı Necati TürellerMaraşlı’nın bunca şeyden sonra gidip rahatça polise teslim olması ve Necati’nin de buna şahitlik etmesi, zaten onun bu rahatlığının sebebini arayan Necati için birçok soruya cevap demek. Necati, yıllarca sarhoş maskesinin arkasına saklanarak evdeki herkes için tek tek planlar yaptı ve bu planlar için yıllarca öfkesini büyüterek düşündü, zamanını bekledi. Tek tek, yapacağı tüm hamlelerin üzerinden  defalarca adeta bir satranç ustası gibi  geçti muhtemelen. Daha ilk adımdan yedi sekiz  hamle sonrasını rahatlıkla görebilirdi, ta ki Maraşlı gelene kadar. Maraşlı’nın gelmesiyle onun da planlarında birtakım değişiklikler ve beklenmedik sapmalar oldu elbette. Mesela edindikleri yeni düşmanın sergiye saldırısı ve Maraşlı’nın Mahur’a silah doğrultması beklenen olaylar değildi. Tüm bu olanlara rağmen “Yeterince zekiysen, nerede aptal olacağını iyi bilirsin.” sözünü en iyi şekilde yaşadı zira henüz Türellerin şüphesini çekmemiş durumda.

İstihbarat Necati’yi öğrendi ancak yeterli kanıt yok ellerinde. Hilal, Necati’nin arkasındaki kişilere veya kişiye de ulaşmak istiyor. Şimdiye kadar Necati’nin yanında sadece Savaş’ı gördük ama bu bölümde yaptığı telefon konuşması çok şey anlatıyor. Dikkatli izlediğimde telefon ekranında onu arayan kişiyi “baba” diye kaydettiğini gördüm.  Aziz Bey’e çokça nefreti, konuştuğunun o olmadığını aşikâr ediyor aslında. O hâlde şunu rahatlıkla diyebilirim ki,  gömüldüğü yer boş olan ve ölümü hakkında sadece Necati’nin onu vurduğunu bildiğimiz Ömer, yaşıyor. Ömer vurulup da üzeri toprakla örtüldüğünde, nasıl olur da hayatta kalabilir anlayabilmiş değilim. Şu an olanlardan dolayı ciddi hasar kalmış olmalı Ömer’de bekleyip göreceğiz. Necati’nin hiç dinmeyen öfkesini körükleyecek biri var karşısında, kendi elleriyle vurduğu babası. Savaş’ın babasının yaşadığından haberi olduğunu da sanmıyorum; onun mezarı başında durması, abisine saygı duyması buna yeterli bir kanıt bence. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi Savaş ve Necati’nin birbirlerini nasıl buldukları henüz bilinen bir mesele değil. İki evladını da bilen Ömer’in Necati’ye bunu söylemiş olması pek olası. Ancak kendini Savaş’a göstermemesi çok daha büyük bir planı olduğunu düşündürüyor bana. Öldü bilinmek, arka planda daha rahat hareket alanı sağladığı gibi cesedi olmayan bir ölü olduğu için de korku verici. Ve ben şimdi festivaldeki silahlı adamlara bakınca bunu organize eden, böylesine donanımlı ve güçlü bir adamı merak etmeden duramıyorum. Adım adım Ömer’e yaklaşıyoruz ve uzun zamandır en çok merak ettiğim adamın yüzünü görmeyi çok istiyorum. Şahsen yapacaklarıyla Necati ve Savaş’ı aratacağını düşünüyorum çünkü intikamın asıl kaynağı o. Ancak Necati’nin müziğe orkestra şefi edasıyla eşlik etmesi tüm hikâyeyi yönetenin kendisi olduğunu düşündüğünü hissettirdi bana. Bir nevi Tanrı gibi kimin gidip kimin kalacağı, kimin ölüp kimin yaşayacağına kendisinin karar verdiğini düşünmesi planının kusursuzluğuna olan inancının kuvvetini gösteriyor. Ancak hiçbir şey kusursuz değildir ve Maraşlı onun hesaba katmadığı bir etmen. Son sahnede  elinde silah varken, onu yaralayabilmesinin tek yolu onu şaşırtmaktı. O da sırlarını anlatmaya başladı. Maraşlı’nın yaşadığı şokla onu gafil avlayıp defalarca bıçakladı ama en son nabzını hissedip siren sesleriyle durması, o an yaşadığım gerilime bir nebze nefes oldu. Maraşlı yaşıyor ve öğrendiği bu bilgilerle nasıl hareket edecek merak ediyorum. Onun ve istihbaratın Ömer’in izini sürmesi artık an meselesi.

Türel ailesine bomba gibi düşen uyuşturucu ticareti, yıllardır kazandıkları saygınlığı yerle bir etmeden önce, ülkeyi terk etmeye karar verdiler ailecek. Polis Mahur’a yapılan saldırının sıra dışılığının farkında. Bu yüzden de hem Türeller hem Maraşlı, polis ve gazeteciler tarafından yakın mercek altında. Aniden tüm ailenin yurt dışına çıkması, epey dikkat çekerdi ancak Necati buna engel olmak için onlardan önce davranıp polise uyuşturucuları ihbar etti. Böylelikle babasına atılan iftiranın aynısını Aziz Bey’e de yaşattı. İlhan’a da Aziz Bey’i, kendi babasını öldürtmeyi düşünüyor yani kısasa kısas.

Mahur her ne kadar gitmek istemese de durum ortada, ailesi zan altında ve kendisinin yaşaması bile büyük şans. Tüm bunları düşününce gitmekten başka şansı kalmıyor Mahur’un. Her ne kadar Celal’den ayrılmak istemese de buna mecbur. Maraşlı’ya veda etmeye gittiğinde ona olan bakışları ‘gidiyorum’ demeye güç bırakmadı Mahur’da. Sadece, yarını düşünmeden sevdiği adamın yanında bir gece geçirmek istedi. Mahur’un vedası onun gibi, sessiz ve hüzün dolu.. Celal, Mahur’u tam olarak anlamasa da onun açıkça aşkını dillendirmesi, özlediğini söylemesi onun da kendinden geçip aşkla konuşmasına sebep oldu. Öyle güzel konuşmalar bakışlar gördüm ki, ben de Mahur gibi sonrasını düşünmeyip sadece güzelliklerini izledim doya doya. Bir araya geldiklerinden beri asla kavuşamayan, hep bir özlem içinde olan bu iki âşığa, mutluluk haram da olsa onları öyle görmek iyi geldi bana. Şimdi onları yeniden bir ayrılık bekliyor, Celal yaralı, Mahur mahkûm… Mahur’un kariyeri ailesinin itibarı çamur almışken Maraşlı da yeni öğrendiği bilgilerin bedelini canıyla cebelleşerek ödüyor. İkisinin de çetin bir imtihan etraflarını sarmış durumda. Olacaklar şimdiyi aratır cinsten gümbür gümbür geliyorken bize de güzelce sabretmek ve heyecanla seyretmeye devam etmek düşüyor..

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.