Oyun Kurucu (Çatı Katı Aşk, 2. bölüm)
YAZAR: Şehriban Simay DEMİR
Hayatınızın her anını bir oyundaymışsınız gibi yönettiğinizi düşünsenize. Gerçek hiçbir şey yok. Her şey sadece yalanlar üzerine kurulu. Sahte arkadaşlar ve sadece paranız için size ilgi duyan, yüzünüze gülen insanlarla dolu bir hayat…İşte, Ateş tam da böyle bir yaşamın içinde. Onun çevresindeki her şey, halası hariç etrafındaki herkes sahte. Ateş bu hayatın oyun kurucusu olmuş, belki bilerek belki de bilmeyerek.Muhtemeldir çocuklukta geliştirdiği bu tavır onun olup bitenlere tahammül etme yöntemi. Yaşadığı her şeyi böyle algılayıp ona göre hareket ediyor ve bu konuda Ayşen ile çok farklılar; hatta zıtlar.
Ayşen’le Ateş iki zıt kutuplar evet ama bu tezat Yeşilçam filmlerinde alışageldiğimiz zengin – fakir çatışması değil. Bir yanda yalan diğer yanda gerçek, bir avuçlarında sevgiye doymuşluk, diğer avuçlarında sevgiden yoksunluk var ki bu iki ayrı uca itiyor karakterleri. Ayşen’in hayatı gerçekler üzerine inşa edilmişken Ateş’in hayatı yalanlar üzerine kurulu. Ayşen; önüne çıkan her engeli, her durumu kabullenip ona göre yolunu çizmekte. Ailesi maddi sıkıntı mı yaşıyor; iş buluyor.Hiç tanımadığı öz ailesi onu mantıcının önüne mi bırakmış; içi kırık, belki kızgın ama kapılarını ona ardına kadar açan aileye sımsıkı bağlanıp hayatın gerçeklerine göre hareket ediyor. Celal ve Perihan gibi onu bağırlarına basan, farklılığını hiç hissettirmeyen bir ailede alabildiğine mutlu büyümenin tadını çıkarıyor. Sıradanlık ona en uzak tanımlamalardan biri buradan bakıldığında. Sevgiye doymuşluğu onun “Sende farklı bir şeyler var başkalarında olmayan.” tarzı klişe erkek girişkenliğine karşı en sert zırhı. Bu yüzden de hiçbir zaman bir erkek tarafından onaylanma ve kutsanma ihtiyacı duymuyor!
Ateş, onun aksine hayatın verdiği her şeyi sanki koca bir oyun sahasındaymış gibi kullanıyor. Baba sevgisinden mahrum olduğu tekrar mı önüne kondu, annesizliği yeniden yüzeye mi çıktı o zaman gelsin hayatı oyuna dönüştüren savunma mekanizması… En büyük tutkusu ralli mesela, o da bir oyun. Çatı katı için evli olmak mı gerekiyor sözde bir evlilik planlanıyor ve baş rolümüz yine Ateş Avcı. Halası, Yasemin’in ailesiyle mi tanışmak istiyor hooop sahte bir aile getirmek hiç de zor değil. Onun da dediği gibi; bir sorun mu çıktı, kitabına uygun bir şekilde halleder , çünkü onun işi bu: oynamak! Ancak bunu bilinçli mi yapıyor, bilinçsiz mi söylemek zor. Ateş, henüz net bir karakter değil. Bu yüzden ikinci bölüme gelmiş olmamıza rağmen onun Ayşen’le oynayıp oynamadığını bir türlü anlayamıyoruz. Bu da ikiliyi biz seyircilerin gözünde bir parça sorgulanır hâle getiriyor.Çoğu zaman, Ayşen kaçan bir av, o da avı yakalaması gereken bir avcıymış gibi hareket ediyor. Ne de olsa işin ucunda “kafaya taktığı kızı” elde etmek var! Sadece iki küçük an, farklı bir Ateş görür gibi olsak da temellendiremediğimiz için havada kalıyor hevesimiz. Şimdilik bizim gördüğümüz, etkileyemediği bir kızı tavlama isteğinin peşinden giden bir adam, başka bir şey değil. Ateş bu güne kadar her istediğini elde etmiş bir genç ve Ayşen onun bilmediği, tanımadığı bir dünya. Bu da Ayşen’i, Ateş’in gözünde farklı, ilgi çekici kılıyor. İstediğini alamayınca ağlayan bir çocuk gibi Aysen’de ısrarcı olmasının tek sebebi bu gibi görünüyor.
Peki ya Ayşen, o niye sevsin ki Ateş’i? O,Ayşen’in istemediği tüm özelliklerin vücut bulmuş hâli gibi. Zengin, şımarık, güvenilmez, yalancı ve züppe. O yüzden Ayşen ‘in Ateş’e karşı tavrı doğru geliyor ve yadırgamıyoruz. Yasemin söylediklerinde haklıydı; Ayşen onun gibi “zengin artığına” bakmaz, hele zenginse hiç bakmaz. Onlar iki farklı gezegen gibiler, birbirlerine uyum sağlamaları şu an için mümkün değil. Ateş’in bu güne kadar hiç sekmeyen yöntemlerinin de işe yaramadığını gördüğümüze göre geriye tek bir seçenek kalıyor. Ateş değişirse, Ayşen buna inanırsa ancak aralarında bir sevgi doğabilir. Onun Ayşen’e sadece yalancı ya da güvenilmez olmadığını ispatlaması gerekiyor. Evet, bu bölüm kedi Gölge sayesinde Ateş’in farklı bir yanını görse de ona yetmedi. Ateş, annesizliğini ve baba sevgisinden nasıl mahrum kaldığını anlattığında onunla ufak da olsa bir bağ kurdu. Fakat fark ettik ki Ayşen ona kendisiyle ilgili hiçbir şey söylemedi. Ketum davrandı, üvey evlat oluşundan bahsetmedi. Sebebi basit: O, Ateş’e güvenmiyor. Ateş bu oyunda kendini üstün görse de aslında üstün olan Ayşen. Çünkü o kocaman bir ailede, etrafı onu sevenlerle dolu, sevgiyle büyümüş biri. Başka hiçbir erkeğin sevgisine veya korumasına ihtiyacı olmayan bir karakter. Hâlbuki Ateş, yalnız ve sevgisiz bir adam, ve bu yüzden Ayşen, oyun başlamadan bir sıfır önde!
Ateş’in hayata bakışı belliyken kader ortağı Yasemin, tam aksine yaşamın tüm gerçekleriyle mücadele eden biri. Babası hasta, para kazanmak ve okuluna devam etmek zorunda. Tüm bunların yanında Ateş’in hata yapmasını engelleyip çatı katında kalmaya devam etmesi gerekiyor çünkü bu Yasemin için hayat memat meselesi. Onun şimdi düşündüğü tek şey, ailesine yük olmamak için para kazanmak. Bu yüzden mantıcıda işe başladı. Yasemin için çok iyi bir haber bu ama Demir cephesi çok karışık! Sanırım bu bölüm beni en çok gülümseten sahnelerdi Yasemin – Demir sahneleri. Demir’in dengesi bozuldu. Çünkü yeni durumu hazmetmek için zamana ihtiyacı var ama ona bu zamanı vermeye kimsenin niyeti yok. Yasemin’in evdeki varlığına alışamadan mantıcıda da dibinde buldu onu. Evli bir kadından etkilenmeye başlıyor oluşunu, öyle tatlı ötelemeye çalıştı ki kendini tokatlayarak istemsiz gülümsedim. Aslında bunda yadırganacak bir şey yok çünkü Demir, içten içe bu evliliğe ikna olmuş değil, gerçekliğine inanmıyor. Yasemin’i tanıdığında elinde alyans yoktu ve o bir anda evliyim, diye çıkageldi. Üstelik Yasemin bir ilgi, bir alaka “aşkımlı kocamlı” uğurladığı insanı, bütün gün ne aradı ne sordu. Eee,ne oldu o evdeki alakaya? Bunlar Demir’in gözünden kaçmaz. O ilk şaşkınlığı üzerinden attığı anda Ateş, Ayşen, Yasemin üçgenini çözecektir kısa zamanda, beklemedeyiz!
Demir her seferinde kendini tokatlayacak kadar şaşkın bir durumda yeni hisleriyle baş etmeye çalışırken onun aksine yıllardır aşk acısı çeken antikacı Emin “ Yirmi yıl sonra neden şimdi?” sorusuyla çilingir sofrasını kurmuştu bile.Yıllar önce sevmiş ama kavuşamamış anladığımız kadarıyla. Yarım kalan kırık bir aşk hikâyesi var plakların ardında. Peki, hikâyenin diğer kahramanı kim, diye sorguladığımda aklıma şu an için tek bir kişi geliyor: Gülriz. Hepimiz biliyoruz ki Ateş’i yetiştiren halası Gülriz ve Ateş’in eski şarkılara ilgisi de malum. Bir plağın ilk baskısını tanıyacak kadar hakimse konuya ve Emin’e “Sen bensin” diyecek kadar seviyorsa o şarkıyı, ben orada bir dururum. Sonuçta ikisi de “Aynı kadını seviyor” ve bence bu replik bize boşuna verilmedi. Bu hikâye dallanmaya çok müsait görünüyor ve sırtını bir hayat ağacına yasladığını hissedebiliyorum. Seyir zevkini kaçırmayı hiç sevmediğimden sessizliğe bürünüyor ve gönderin gelsin, diyorum.
Sanırım rejiye ufacık da olsa değinmeden bitirmeyeceğim yazıyı. Çatı Katı Aşk’ın ilk durağında da sıra dışı rejiyi vurguladığımızı hatırlıyorum. Ancak bu bölüm bir sahne vardı ki hakkını teslim etmeden geçersem içimde kalırdı. Yiğit’in kafa karışıklığını “Yaseminlerle” veren evdeki sahneden bahsediyorum. Karakterlerin iç monolog kullandığını birçok kereler gördük bölüm içinde. Ancak kelimelere ihtiyaç duymadan karakterin iç sesini sadece görüntülerle veren böylesine sinemotografik bir anlatım nadirdir. Tek kelimeyle enfesti! Seyircide bir kuşku kalmaması için Ateş’in salonu son kontrolü de sahneyi tertemiz tamamlamış. Aslında dizi sadece rejisiyle bile benzerlerinden çok farklı yerde. Gerek atmosferiyle gerekse dile gelen sözsüz sahneleriyle çok farklı bir tavır var karşımızda, emeklere sağlık..
Yılmaz ailesinin eve erken dönüşü oyun planını ne kadar etkiler bilemiyorum ama çatı katının sakinleri incecik bir ip üzerinde cambazlık yapıyorlar ondan eminim. Aman diyeyim, aşağısı uçurum!
Yazımı bölümün enfes şarkısıyla bitirmek istiyorum, saygıyla…
Her şey seninle güzel duyduğum bu ses bile
Yalnız içtiğim su değil, aldığım nefes bile
Her şey seninle güzel bu yağmur, bu kar bile
Yüzündeki yaşların izleri, onlar bile…
Haftaya görüşmek üzere…