Hakikat, Bir Kadın, Bir Erkek
Yazar: Janet Mayragül ÇORLU
Geçen haftayı, terk edilmiş depodaki patlamada bırakmıştık. Bu patlamadan Fekeli ile Yılmaz’ın sapasağlam çıkacakları belliydi ama biz izleyicilere fragmanlarla on ölü var,mesajı gelince acaba başka bir patlama daha mı var sorusu ile başladım bölüme. Terk edilmiş, ıssız, kırık-dökük depodan on ölü çıkamayacağı kesindi. Başka bir patlama olması da pek inandırıcı değildi. Patlama aynı patlama, orda ne Fekeli ne de Yılmaz öldü, başka da kimse yoktu ama radyo haberi der on ölü, halk arasında dolaşır yirmi ölü ve o zaman idrak ettim ki biz bu bölümde hakikatler üzerinde düşünüp hakikatler üzerinde konuşacağız. Hakikat sabit, kesin ve Fekeli’nin deyişiyle eğilmezken nasıl farklı kişiler tarafından farklı algılanabileceğini, bazen isteyerek bazen bilmeden nasıl çarptırılabileceğini göreceğiz. Bir kadın ve bir erkeğin arasındaki geçmişten gelen, bugünde şekillenen ve geleceklerini etkileyecek hakikatler üzerinde biz izleyiciler de kendi acabalarımızı, kendi bakış açılarımızı, kendi yorumlarımızı koyup hakikatleri anlamaya çalışacağız; bakanın açısından, duyduğundan, bildiğinden, algıladığından değişen hakikatleri.
Hünkâr’ın Fekeli’yi sadece kocasını öldürmüş adam olarak tanımadığını, ikisinin geçmişte bir aşk yaşadıkları, Fekeli’nin arabasından Hünkâr Hanım’a ilk baktığı bölümden beri yer yer serpiştirilmişti. Bu ilişki belki de ilk aşk. İkisinin de saf ve korkusuz kalplerini deli gibi çarptıran, ayaklarını yerden kesen, hiç bitmeyecek gibi görünen aşk. Birlikte fotoğrafların çekildiği, hatıra fotoğrafların verildiği bu ilişki; sezdirilen her detaydan belli ki öyle yaşandı, bitti cinsinden bir gençlik ateşi değil. Bu aşkın yarım kalması ya da bıraktırılması bugünün Hünkâr’ını ve Fekeli’sini şekillendirmiş. O aşkın engellenmesi, hakikatlerin anlaşılmaması bu gençlerin hayatlarını değiştirmiş. Peki, bu gençlere ne oldu? Bu gençlerin ilişkisini kimler engelledi? Acaba Fekeli, Hünkâr’ın zengin ailesine yakışacak damat değil miydi? Demir, Fekeli için sonradan görmüş demişti. Fekeli yeterince zengin değildi, belki de Hünkâr Hanım’ın ailesi için çalışıyordu. Hünkâr Hanım hâlâ hikâyenin kapalı kutusu. Duygularını, özellikle Fekeli için olan duygularını çok iyi maskeliyor. Sanki, Fekeli ile bir aşk yaşamamış, onu sevmemiş gibi davranması, belki de hakikatlerle yüzleşmek istememesinden. Belki de Fekeli’ye olan duyguları öyle kuvvetliydi ki onu unutmak zorunda kalmak kalbini çok acıttı. O da gömdü sevgisini, çok çok derinlere. Fekeli’yi sevdiği hakikati; onun için içinde hatıraların saklandığı, gizli bir kutu.
Hünkâr, önce Hünkâr Yaman olmuş, sonra Demir’in annesi sonra da kocası, Fekeli tarafından öldürülen dul. Hem de Fekeli, silahsız Adnan Bey’i kalbinden vurmuş. İşte bunlar Hünkâr’ın hakikatleri. Bunlarla yaşıyor Hünkâr Hanım. Fekeli bu hakikatleri temelinden sarsmaya, yeniden yazmaya geldi. Evet Adnan’ı vurduğunu kabul ediyor; elini kana buladığını, bir can aldığını. Ama olayların, birbirlerine silah çekecek boyuta gelmesinde, Fekeli’nin deyişiyle ar lekesi var. Adnan ile Fekeli arasındaki problemler, Hünkâr’ın bildiği hakikatlerden çok farklı görünüyor. Fekeli bunları açıklayacak ama, Hünkâr bunları kabul etmeye hazır değil, Fekeli de bunun farkında. Zamansız yere, hakikatleri söylemesi bir işe yaramaz. Akıllı Fekeli bunu da uhuletle ve suhuletle yapacaktır.
Hem Hünkâr’ın hem Fekeli’nin ortak noktaları şu anda çocuklarının birbirlerini öldürmesini engellemek. Hünkâr, Demir’in; Fekeli de Yılmaz’ın eli kana bulanmasın derdinde. Hünkâr, Adnan, Fekeli üçgeninin yaşadıkları yeniden tekrarlanmasın, o zaman inanılanların doğru olmadığı anlaşılsın düşüncesinde olan Fekeli “Geçmişin yazısını düzeltmeye geldim.” dedi. Bunun için, geçmişi iyi anlamamız lazım. Geçmişte yaşananlardan ders alınacak mı? Yoksa hayat yoksa benzer dersleri gençlere yaşatacak mı? Merakla, bu yolda atılacak düğümleri bekliyorum.
Hünkâr, duygularını çok iyi kontrol ediyor, açığa vurmuyor. Fekeli ise ikisi için de cesur olmaya hazır. O aşkını hep yüreğinde, çok özel bir yerde tutmuş. Onun gözlerinden, sözlerinden, hasta yatağında Hünkâr’ın elini okşayışından öyle belli ki aşkı. Unutulmamış bir aşk hikâyesi bu; yarım kalmış, yarım bırakılmış. Fekeli, Hünkar’ı her gördüğünde sanki o genç âşık oluyor yine. Bir an da olsa o bildiğimiz, Fekeli’nin yerine heyecanlı, genç bir adam geliyor. Sevgili Kerem Alışık bu nüansları, öyle yumuşak, öyle ihtimamla işliyorsunuz ki her sahneniz ayrı bir lezzet veriyor. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Sevgili Vahide Perçin, Hünkâr’ı ilmek ilmek dokuyorsunuz; her rengi, her ipliği özenle seçerek. İyi ki varsınız!
Züleyha, Demir ve Yılmaz birbirlerini etkileyen kimyasal maddeler misali, birbirlerini çeken, iten, yeniden şekillendiren hakikatler içindeler. Züleyha, içinde bulunduğu durumu çocuğu için seçmesinin verdiği sükunetle yeni yaşamına, Züleyha Yaman olmaya alışıyor. Artık çocuğuna iyi bir anne, Demir’e iyi bir eş, Hünkâr’a iyi bir gelin olacak. Bu zorlu kararı vermiş olması onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak güçlendirdi. Daha sağlıklı, daha mutlu bir Züleyha var karşımızda. Demir’le konuşmalarından kendisine artık güvendiğinin, en azından bu yolda olduğunun belirtileri var. Züleyha, Demir’le iyi bir hayat yaşayabilir, mutlu bile olabilir ama bu onun yapay hakikati olur; Hünkar Hanım’ın kendine yarattığı hakikat misali.
Yılmaz’ın tüm haşmetiyle sık sık karşısına çıkması, her defasında Züleyha’nın yapay hakikatini sarsıyor. Yılmaz’a hâlâ deliler gibi âşık; işte, bu Züleyha Yaman’ın bile inkar edemediği hakikat.
Demir’in hakikati, bir tanem diye sevdiği karısının aslında kendi yalanları, tehditleri ve zoruyla yanında duran bir kadın olduğu. Karısı için ne yiyeceğinden ne giyeceğine kadar kararlar verebilir, Züleyha da bunlara uyar ama, iş Zuleyha’nın kalbine sahip olmaya gelince Demir orda hakikatin eğemediği kuvvetini hisseder. Züleyha’nın her şeyine sahip olabilir ama onun kalbi başkasına ait. O kalbin tapusu Yılmaz’da. Bu da Demir’in Yılmaz’ı yok etmesi için yeterli bir sebep.
Yılmaz’ın hakikati; Fekeli’yi gerçek babası gibi sevip sayması, sevdiği kadının artık Demir’in karısı olduğu ve Demir’den alacağı intikam. Züleyha’nın nasıl ve niçin Demir’le evlendiğini bilmiyor. Kafasındaki para, zenginlik gibi nedenler aslında gerçeklerden çok uzak ama onun hakikatinin tam merkezindeler. Gerçek,Yılmaz’ın bulunduğu yerden öyle farklı gözüküyor ki kafasında tereddüt yok Züleyha’nın Demir’i neden seçtiğine dair.
İki çift daha hakikat ile yüzleşti, bu hafta. Şermin ve Sabahattin’le Gaffur ve Saniye. Sabahattin’in akıllıca planı, Şermin’i boşanmaya ikna edecek güçte. Şermin’in bundan yalan söyleyerek kurtulması zor. Resimler, olup biteni açık seçik sergiliyor. Hâlâ Şermin’in yalan söylemesi, onun kişiliğindeki seviyesizliği, samimiyetsizliği ve yüzsüzlüğu gösteriyor. Sabahattin, Şermin’de ne buldu, niye zamanında onunla evlendi? Sabahattin ve Şermin’i birbirine çeken ne oldu? Sabahattin nasıl oldu da Şermin’i tanıyamadı? Bu sorulara hâlâ girilmedi. Bu evliliğin iç yüzünü merakla bekliyorum; geçirdiği evreleri Şermin’in bu illet, kötü, bir baltaya sap olamamış insan hâline dönüşmesini ve Şermin’in iyi olmaktan vazgeçmesini.
Gaffur ve Saniye bir süre de olsa, anne ve baba olma heyecanı yaşadılar. Çok mutlu ve gururluydular. Saniye’nin hamile olmadığı gerçeği bu çifti ne kadar üzdüyse o derece de birbirlerine yanaştırdı. Aslında, Gaffur ve Saniye’nin hakikati birbirlerini gerçekten sevmeleri. Gaffur’un çocuğumuz hiç olmazsa da olur, sen bana yetersin demesindeki sevgi ve anlayış, benim için beklenmedik bir sürpriz oldu. Gaffur’dan böyle bir tepkiyi beklemiyordum. , Saniye de kocasına aynı sevgi ve ihtimamla düşkün. Sevgili Selin Yeninci ve Bülent Polat, hem güldürdünüz hem ağlattınız bu hafta, emeğinize sağlık!
Peki ya Haminnem’in hakikati? Benim hep kenarından geçip nasıl merhaba diyeceğimi bilemediğim karakter,o. Haminnem’in yaşamış olduğu dolu dolu hayatı hayal edip şimdi bu hâlde olmasını görmek ve bundan çok korkmak. Serpil Tamur, öyle kuvvetli, öyle cesur ki bu çaresiz hastalığın etkilerini gerçekçi bir şekilde sergiliyor. Sayın Serpil Tamur, emeğinize sağlık.
Kamera önünde ve arkasında emeği geçen herkese candan teşekkürler.