Yazar: Ayşe KUTLUHAN

Geçtiğimiz haftaya, Azra’nın Çelen konağından ayrılmasıyla nokta koymuştuk, bölüme. Onun sessiz sedasız gidişinin ardından, Feride Hanım’ın kayıtsız kalıp sitem edişine ben de biraz içlenip söylenmiştim doğrusu. Tamam, kabul ediyorum. Birazdan daha fazla tepki göstermiş olabilirim. Fakat sonrasında Azra’yla konuşup onu anlamayı tercih ederek beni dumur etmiş oldu, Şeker teyzem. Tabii ki dumur olmuş olmam onun, bütün Çelenlerin önünde Azra’nın gidişine ‘’Gidene, gitme; kalana da kalma demeyiz.’’ demesini hoş gördüğüm anlamına da gelmiyor ne yazık ki.  Zira Feride Hanım’ın, Azra’ya cephe almasını akbaba gibi bekleyenler, fazlasıyla mevcuttu o konakta. Konaktakilerin Azra’nın, Feride Hanım’ın hayatına nasıl girdiğini artık bilmesinin zamanı geldi diye düşünen, tek ben değilimdir sanırım. Miras olayını geçtim, en azından bu gerçeğin yükünü Azra’nın üzerinden alma vakti gelmedi mi? Cenk dahi bilmiyor işin iç yüzünü.

Bu bölüm, her şeyin çok fazla net olması, benim zihnimi biraz karıştırdı açıkçası. Sumru’nun, Fatma ile ipleri koparması ve Feride Hanım’ın Mert’i el altından etkisi altına almasının ardından, gelecek bölümde gerçekleşecek olan velayet davası için ‘’Mahkeme kimin lehine sonuçlanır?’’ sorusunda arada kaldım diyebilirim. Kadir’in velayet davasını kaybetmek için uğraşması, sürpriz biçimde Mert’in Azra’yı tercih etmesi veyahut bir ihtimal Fatma’nın son dakika şahitliğiyle, dava Azra lehine sonuçlanır diye düşünmekten alamıyorum kendimi fakat bununla beraber Fatma’nın şahitlik yapması, Sumru’ya cezaevi yolunu açacağından, şu an için bu şahitliğe de pek ihtimal veremiyorum. Mantıklı düşünürsek bir süre daha Sumru’nun ortalarda dolanması gerek.

Mert ve Azra ayrılığı artık son bulacak gibi, inancım bundan yana ve bunda Feride Hanım’ın da hâliyle etkisi büyük. Azra ve Cenk’in kusursuz ilerleyen aşkına da bakınca onları sekteye uğratacak bir pürüz arar oldum, açıkçası. Kurgu gereği iyiler, hep öykünün en sonunda mutlu olurlar ya, ikisinin bu mutluluğunu bozacak eylemin ne olduğuna dair şu an için hiçbir fikrim yok. Cansu ve Kadir, tüm çabalarına rağmen, Cenk ve Azra ilişkisini sekteye uğratsalar da onları ayırabilecek kadar güçlü olmadıkları su götürmez bir gerçek. Şimdilik…

Kadir’in girdiği intikam yolunda Melis’e tosladığını dile getirmiştim, geçtiğimiz hafta. Bu hafta, buna fazlasıyla tanık olduk. Kadir’in hayallere dalıp baktığı her yerde Melis’i görmesi bunun en büyük örneği olsa gerek fakat Kadir’in öfkeyle, hiç ölçüp biçmeden çıktığı bu intikam yolunda, Melis’ten sonra çarpacağı bir diğer duvar da Azra olacak zannımca.  Kadir, kardeşini intihara sürükleyen olayın peşinde ve çok yanlış yolda; bu uğurda Cenk’e zarar vermek isterken aslında hiç suçu olmayan insanların da hayatını etkilediğini farkına varmaya başladı. Sıra hiç şüphesiz ki Azra’da. Kadir, bu bölümde Azra’nın ağzından onun yaşadıklarını dinledi.  Zaman içinde, ondaki masumiyeti görünce Mert ve Azra konusunda da yanlış karar verdiğini anlamış olacak diye düşünüyorum.

Öte yandan Azmi Bey’in kurnazlığı, Cenk’in çaylaklığıyla birleşince Çelen Gurup iş kaybetmeye başladı, doğal olarak. Cenk’in, ne olursa olsun Azra’yı birilerinin karşısında ezmesi taraftarı değilim. Ancak iş ve aşk hayatını karıştırmamak diye de bir gerçek vardır. Cenk’in iş yemeğinde sergilediği tutum, onları belli bir zarara uğratacaktır eminim. İlk iş, ilk toplantı ve ilk kayıp… Feride Çelen’e yapılacak açıklamayı merak eder oldum. Azmi Bey’in durmayacağı apaçık ortada, Feride Hanım’ın Cenk üzerinden verdiği kararı çürütmek için onun her türlü oyuna gireceğinden hiç şüphem yok. Bunun dışında ben hâlâ Azmi ve Kadir’in işbirliği yapabilme olasılığındayım. Kadir şirkete sızdığına göre, tanışmaları da an meselesidir diye düşünüyorum. “Düşmanımın düşmanı, dostumdur!” diye bir gerçek var sonuçta.

Azra’nın Mert’i boğulmaktan son anda kurtarmasıyla kapadık, bu bölümü. Her şerde bir hayır vardır derler ve ben de çok fazla inanırım buna. Mert’in boğulma tehlikesi atlatması, Azra ve Fatma’yı karşı karşıya getirmiş olacak. Sonrası için pek bir tahminim yok. Bildiğim ve inandığım tek gerçek, Mert’in Fatma’ya olan sevgisi ve yüzme bilmeyen Fatma’nın kendi canı uğruna suya atlayıp Mert’i kurtarma çabası. İnsan sevdiğinde gözü hiçbir şeyi görmüyormuş. Velayet mahkemesinden sonra öykü farklı bir yere evirilecek diye düşünüyorum. Ben de en az sizler gibi merakla beklemekteyim.

 

Genel Notlarım:

  • Yağmur’dan haz etmediğimden geçen bölüm bahsetmiştim. Bu bölüm Cansu’nun farkında olmadan kırdığı potla okulun temizlik görevlisi Rıza’nın, Yağmur’un babası olduğunu arkadaşları da öğrenmiş oldu. Bu olayla mağdur rolü yapsa da ben Yağmur’un iyi niyetinden şüpheliyim açıkçası.
  • Azra ve Cenk’in aşk dolu sahnelerini hep tetikte izledim. Bu kadar sıkıntının içinde efsunlanmış gibiydiler adeta. Her an ‘’Heh! Bak şimdi bir şey olacak.’’ modundaydım diyebilirim. Bu kusursuz mutluluk gözüme çok battı valla; fırtına öncesi sessizlik gibi . Hadi hayırlısı…
  • Cansu’nun, babası ile ilgili alacağı kararı merakla bekliyorum açıkçası. İyi anlaşacaklarından ve Azra’ya karşı işbirliği içerisinde olacaklarından şüphem yok.
  • Cansu’nun ilaçlarını kullanmadığını öğrendiğinde ‘’Cin olmadan adam mı çarpıyorsun!’’ diyen Sumru’ya cevabım: Boynuz kulağı geçer tatlım! Cansu, asla normal bir insan değil.
  • Cenk’in, Kadir’i şirkette avukat kimliğiyle gördüğünde verdiği tepkiyi sadece ben mi çok gereksiz gördüm diye düşünüyorum. Efkan olayından o kadar bağımsız bir durum ki bu durum, çok yadırgadım. Kadir’i şayet Melis’in yanında görseydi, bu tepkiyi anlar, az bile derdim. Sakin ol, Cenk Çelen! Yersiz davranışların seni hep zarara uğratıyor. Öfkeyle kalkıp zararla oturuveriyorsun.
  • Söylemesem dilim şişer cidden! Bizim bir Gönül ablamız ve kocası bey vardı. Pardon, nereye kayboldular? Hayır, sıradan bir karakter de değildi kurguda. Azra’nın yaşadıklarına, her şekilde şahitlik yapabilecek karakter bir anda kayboldu.
  • Mert’in, Feride Hanım’ı sevmesi ve ona bu denli bağlanmasını çok sevdim. Onunla uyumasını ayrı… Cansu, kendi menfaati için çıktığı yolda farkında olmadan Mert’i Azra’ya itmiş oldu. Teşekkür ederim Cansucum.

Bölümde emeği geçen herkesin yüreğine sağlık.

Sevgiye kalın.

 

Benzer Yazılar

Bir Yorum Yazarak Siz de Katkı Sağlayın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

3 Comments

  1. Anonim 05/12/2018

    Gönül,kocasıyla köyüne gitti. Kocası hırsızlık yapınca 'Kocam köydeyken böyle değildi, İstanbul onu bozdu.' deyip gitti.

  2. . 05/12/2018

    Kocası Tarık'ın dükkanından pirinç çalıyordu,onu öğrendi. 'Bu adam İstanbul'a gelince değişti,köydeyken böyle değildi.' deyip memleketine döndü.14.- 15. bölüm civarıydı galiba.

    1. Ayşe Kutluhan 05/12/2018

      Evet bunu biliyorum ama gidişine yönelik hiç birsey verilmedi. Kadın soyledi sadece ve kaldı ki bana göre gönül sıradan bir karakter de degildi.